Ankara'da aranıyorum!
Ankara grisinde renkli bir iş arıyorum,
Ankara'da renk arıyorum.
Acil.
enderemiroglu@yahoo.com
Çok yazarlı akıl defteri. Dertleşme köşesi. Paylaşma masası. Duyuru tahtası. Meslek odası. İmece grubu. Güç trafosu. Aktarma tablosu. Fikir deposu. Soru ambarı. Cevap silosu. Reklam Türkçesini kollama karakolu... [Browser'ınızdaki text encoding'i 'Unicode UTF-8' yaparsanız, Türkçe karakter sorunu çıkmayacak. Umuyoruz.] Katılmak isteyen profesyonel reklam yazarları isteklerini Ortak.Defter [at]gmail.com adresine yazabilirler.
| Saygı duyduğum ve takip ettiğim Ortak Defter ustalarının arasında olmaktan dolayı onur duyuyorum. 13 yıldır reklam dünyasındayım. Bursa'da bir reklam ajansının kurucu ortağı olsam da, 'ne iş yapıyorsunuz?' diye soranlara, ne mutlu ki reklam yazarıyım diyorum. Yıllardır en büyük aşkım reklam. Yazıyorum, okuyorum, çiziyorum, takı ve giysi tasarlıyorum, albüm, dergi ve film afişi koleksiyonu yapıyorum, kendime sakladığım yüzlerce şiirim ve hala bitiremediğim bir kitabım var. Uydurma yemekler yapmaya ve çocuklara masallar anlatmaya bayılıyorum. Az çok deli bir ruhum var. Ve burada olmaktan dolayı çok mutluyum. Teşekkür ederim. |
Reklam ajanslarından sadece “reklam fikirleri” çıkmadığını gösteren bir gelişme oldu geçen haftalarda. Madison Avenue’dan bir “albüm” de çıktı. Üstelik bu ne bir kreatif direktörün amatör müzik kayıtları ne de bir art direktörün “indie” konser kayıtlarıydı. Amatör olarak dj’lik yapan bir çırağın karışık albümü de değildi veya “müşteri temsilcilerinin seçimi” isimli bir “mix tape”...




Ortak Defter yazarlarından, sevgili kardeşim Kadri Öztopçu'nun hikaye kitabı Can Yayınlarından çıkmış. Kendisi arayıp haber verdi sağolsun ama tatilde olduğum için henüz kitabı görebilmiş değilim. Aslına bakarsanız, kendisinin Ortak Deftere çok az yazıyor ben de kızıyorum ama belki de nedeni bu kitaptır !
Mehmet Turgut Doğan'ın gönderdiği e-postayı olduğu gibi aktarıyorum.
Biri 12 Eylül garabeti bir devlet kurumu, öteki onun karşıtı olma görevini üstlendiği için akılcı davranmaktan çok keçileşip yanlış üstüne yanlış yapan bir dernek. İkisi de İngilizce ya da bilmemnece sözcüklerin Türkçe’ye nasıl yamanması gerektiği konusunda kapışıyorlar. Bakmayın ikisinin de adında Türkçe’nin yer almasına… Amaç aynı… Yerine Türkçe karşılıklarını arayıp bulmak, türetmek, üretmek için kıllarını kıpırdatmayıp, yabancılarını dilimize sokabilmek için kılıf uydurma peşindeler. Eziklik ve aşağılık duygusu iliklerimize kadar öylesine işlemiş ki, İngilizce sözcükler karşımıza çıkınca eller havada, hemen teslim bayrağını çekiyoruz… İş yeri adlarından ürün ve hizmet markalarına, günlük konuşmadan kitle iletişim araçlarında kullanılan dile kadar uzanan yozlaşmanın temelinde de bu aymazlık yatmıyor mu?..
Bu Derneğin Başkanı Sayın Sevgi Özel Hanımefendi doktorların, "check up" sözcüğünü Türkçeleştirip, "çekap" olarak kullanmalarını örnek gösteriyor ve diyor ki, "Türkçeye böyle girmişse şöyle yazacaksın diye niye zorlayayım". Yani yabancı sözcüklere yol gösteriyor. O zaman sorun yok, Türkçe’ye yabancı sözcük girişinin önündeki tüm engelleri kaldıralım, o sözcüklerin hepsini de Türkce söylenişiyle sözlüklerimize alalım, olsun bitsin. Nasıl olsa önceden birçok sözcük böyle girmiş, buyursun gelsin yenileri de… Biz onları da kendi söyleyişimize göre yazar bir güzel meşrulaştırırız. Böylece dilimiz de zenginleşmiş olur. Ne mantık ne sorumluluk, ne Türkçecilik!…