Pazar, Temmuz 30, 2006

Latife Hanım

Hani sorulmuştu ya, bu yaz ne okuyorsunuz diye... Listemdeki kitaplardan İpek Çalışlar'ın 'Latife Hanım' kitabını nihayet bitirdim.

Latife Hanımın, haksız yere oturtulduğu, bir tür 'Yoko Ono' konumuyla hiç ama hiç ilgisi bulunmadığını; onun, zamanının çok ilerisinde bir insan olduğunu sayfa sayfa öğrendim. Çoğu yerde gözlerimin yaşarmasına, küçük çapta ağlamalarıma engel olamadım.

Resmi tarihin, daha doğrusu resmi tarih düzenini yürüten fesat odaklarının, yıllar yılı bu ülkeyi nasıl uyuttuğunu, kaç nesli utanmadan kandırdığını bir de bu vesileyle görmek isterseniz, bu kitabı mutlaka okuyun.

(İronik olan, Latife Uşşakî'nin titizlikle sakladığı ve varislerince Türk Tarih Kurumuna intikal ettirilen evrakın içeriğinin yayınlanmasının, açıklanmasının hâlâ 'sakıncalı' (!) görülmesi...)

1 Comments:

Blogger Maksude Kılınç said...

Eğer babamdan bana sıra gelirse okuyacağım inşallah.
Ne o bana yetişebiliyor ne de ben ona...

Bir tarihçi arkadaşım kitabı okurken sık sık ağladığını söylemişti. Çok etkilenmiş ve tarihçilere kızmıştı okurken. Sen de böyle dedin ya, artık babamı sıkıştırmamın zamanı geldi demektir.

Bu arada sen hazır Çeşme-Alaçatı havasını solumuşken, sana iki kitap tavsiyem var; Alaçatılı ve Azab Ağa. Yazarı Mehmet Culum. O da bir Alaçatılı ve kendi ailesini anlatırken aslında yakın tarihimizi ve Türk/Yunan göçerlerini, mübadele yıllarını, insanların çektiklerini yalın bir dille anlatmış. Alaçatılı şu anda kitapçılarda ve yeni çıktı ama Azab Ağa pek bulunamıyor. Bilgin olsun. Fikirlerini duymak isterim.

01 Ağustos, 2006 18:23  

Yorum Gönder

<< Home