Pazartesi, Temmuz 17, 2006

"Çalıntı İstikbal reklamı" iddiası


Meral Turgut yukarıdaki reklamlarla ilgili bir mesaj göndermiş ve şöyle demiş : "Üstelik bu sene Kristal Elma almıştı... Yazık, çok yazık..."

Yaratıcı ahlakına hep saygı duyduğum Doğan Yarıcı'nın bu konuda herhalde söyleyecekleri vardır.

5 Comments:

Blogger Doğan Yarıcı said...

Bakmakla görmek arasındaki fark.

Eskiler "maksat hâsıl oldu" der ya, öyle oldu. Taze taze Kristal Elma jürisinden çıkmış bir kul olarak kafamda bir dolu yazı konusu dolanırken, böyle bir yorum görmek, çok iyi geldi. Nicedir dert ettiğim. Niye böyle oluyor? dediğim.

Çalıntı, esinlenme, aparma konusu değil rahatsız eden, onu geçtim, o konu çok uzun sürer; örneğe göre değişir. Beni artık asıl şaşırtan, bu tür konular karşısında sevgili Haluk Mesci'nin deyimiyle "tetikçi" duruma düşen halet-i ruhiyemiz.

Meral Turgut reklamcı mı bilmiyorum fakat esinlenme aparma çalma bıkkınlığından olsa gerek, biz reklamcıların bir ârazı oluşmaya başladı.

Öyle bir hale geldi ki, sektör insanları, bir çırpıda işe bakıp yaftayı yapıştırıyor. Benzer işler olsa bile ve hatta kimi işler bire bir aynı olsa da, her iki işin de üzerinde düşünmeden, irdelemeden yargıya varıyoruz.

Eğer yukarıdaki iki açıkhava uygulaması da birbirinin aynı, yani İstikbal işi çalıntı ise, bütün Japonlar, Çinliler, Kırgızlar da birbirinden kopya, çalıntı.

Bu öfke neden? Bu sığ bakış, peşin hüküm?

Nedeni belli işte, saygı duyduğumuz işe birilerinin bilerek ya da bilmeyerek zarar vermesi. (bilmeyerek'i bizi ilgilendirmiyor artık, madem dünyaya açığız niye benzer işleri araştırıp da sakınmıyoruz?) Tepki halini almış bu, içselleştirmişiz. Bir anda sinirleniyoruz. Bir küçük aynılık bizi çileden çıkarmaya yetiyor. Ve doğrudan paylaşıyoruz, en doğal hakkımız.
Oysa, en kritik an, en büyük sorumluluk gerektiren nokta, düşüncemizi paylaşmadan hemen önce oluyor. Yanlış olabilir miyiz? Saptamamız doğru değilse? Eğer değilse, çamur atmaktan öteye gidemiyor, kötü niyetli diye yaftayı bu kez biz yiyoruz.

Yaratıcı yönetmenliğin nicedir polislik olduğunu bilen çoktur. Genç (kimi zaman deneyimli) reklamcı arkadaşların kontrol dışı esinlenmeleri koca koca markalara, ajansınıza, meslek onurunuza zarar verebilir. Siz onay verdiğiniz anda neler olacağı konusunda artı bir tedirginlik duyarsınız. Üstelik iş çok iyidir, basittir, etkilidir; bu daha da gerer yaratıcı yönetmeni. Nedense!

Bu örnek gösterilen işte, öyle değil, hiç değil. Oturup da bu konudaki sadece kişisel titizliğimi değil, ajans olarak yıllarca nasıl dikkatli olduğumuzu satırlarca yazacak değilim. Ustalarımızı, gelişimimizi bilen bilir.

Fakat bu iş özelinde, bu tetikçi durumumuzu irdelememiz açısından, bazı açıklamalarda bulunmak çok iyi olacak. Maksat hâsıl oldu dedik ya...

Ikea'nin işi açık. Wall'in içine üç boyutlu bir kumaş konup bir tür açılış duyurusu yapılmış. (Fikri anladık mı, Ikea işine iyicene baktık mı?)

İstikbal'in işine bakalım. Bir Wall'in içine gerçek bir kumaş (nevresim, çarşaf) konmuş, üstelik kumaş dışarı taşmış, hatta adamın biri anlayalım diye ucundan tutuyor. (Buradaki fikri anladık mı, iyice baktık mı?) Kanımca Meral Turgut bakmamış.

Bakmış, irdelemiş olsa, aradaki biçimsel değil, fikir ayrılığını, nereden yola çıkıldığını, fikrin nasıl ortaya çıktığını bir çırpıda anlar, haksız bir yargıda bulunmazdı. Nevresim, çarşaf gibi ürünlerde öncelikle kadınların "dokunma" isteği vardır, ürünü alsalar da almasalar da. Bunun için nevresim reklamı yapmanıza gerek yok, çevrenizdeki kadınlardan ve kendinizden bilirsiniz bunu. Bu iş öncelikle bunu beceriyor. İkincisi 15 gün boyunca dış etkenlere açık durumda sergilenme cesaretini gösterip, ben malımdan eminim dedirtiyor. Üçüncüsü durum "sevgililer gülü", özel bir gün yani. Bir kadının kocasına "git bana yine çiçek, solan bir gül yerine, bu sefer içinde yattığın güllü bir nevresim, çarşaf al" gibi "dalaylama" bir şey demeye çalışıyor. (Reklam fimi sadece bunu söylüyordu, Wall destek mecrası olduğu için bunu ancak bu kadar söyleyebiliyor.)

Biri, ürünün ta kendisi, İstikbal çarşafı, nevresimi. Diğeri ise Ikea, bakın sağda duruyor. (Baktınız mı?)

Bu işin ikisini birbirine karıştırmak, Meral Turgut'un peşin hükümlü olduğundan çok, bence iyi bir irdelemeci olmadığını gösterir. Bir de bu işi üretenlerden özür dilemesini gerektirir. Ben buna mesleki deformasyon diyorum yine de, kötü bir niyet aramadan.

Asıl üzerinde durmamız gereken belki de artık, bir işi dışarıdan ne kadar değerlendirebiliriz, bu yetkimiz var mı? değil... (Mesleğiniz reklamcılık da olsa o yetki yoktur biliyorsunuz.) Çalma, esinlenme, kopyalama şeytan üçgenine dalarak peşin hükümlü, haksız suçlamacı duruma düşüp düşmediğimiz de değil... (Buna gerekli cevap verilir ya da verilmez nasılsa.) Bence asıl üzerinde durmamız gereken bu öfkemiz. Belki meslektaşlarımıza bakışımız. Daha da önemlisi hem kendi işlerimizi hem de başkalarının yaptığı işleri değerlendirirkenki bilgi ve becerimiz.

Eğer kendimizi geliştirmek istiyorsak, bunun üzerinde çalışmakta büyük yarar var.

24 Temmuz, 2006 11:22  
Blogger Haluk Mesci said...

Meral Turgut'tan gelen posta :

Sayın Yarıcı'nın cevabını okudum. Ne yazık ki ikna olamadım.

Sebebi, söz konusu iki reklamın da fikri aynı olması. Nedir bu fikir? Raketlerin içine bildiğimiz baskılı materyali değil ürünün kendisini koymuş olmaları. Dolayısıyla iki reklamın fikirleri bu bakımdan birbirine yakın değil tıpa tıp aynı. Diğer taraftan eğer -Yarıcı'nın açıklamasındaki gibi- 'dokunma' isteğine cevap vermek, bu yapılmış olan işin omurgasını oluştursaydı eminim bunu gerçekleştirmenin daha farklı yolları bulunabilirdi. ıstikbal reklamının çarpıcı olmasını sağlayan, ödül almasını sağlayan, raketin içine ürünün kendisini sergilemiş olmasıdır ve böylece ajansın farklı düşünebildiğini göstermis olmasıdır. Oysa Ikea örneğiyle birlikte görmüş oluyoruz ki, zaten ıstikbal reklamında orijinal olmayan nokta da tam budur. Ben burada reklamdaki fotoğrafların açılarının bile birbirine benzemesi, layout'ların birbirine bu kadar yakın olması gibi ajansın masumiyetini sorgulayacak noktalara girmiyorum bile. Ancak diyorum ki, Kristal Elma bir orijinalite yarışmasıdır. Bu reklam sadece açık hava reklamı olarak Kristal Elma'nın yanı sıra yeni mecra kullanımı dalında da başarı belgesi almıştır. Ancak Ikea işiyle birlikte bu reklamın orijinalliği sorgulanır olmuştur... Benim altını çizmek istediğim budur. Bir laf vardır, orijinal reklamlar doğum tarihlerinden anlaşılır diye. Sanırım aynı söz bu durumu da oldukça iyi açıklıyor.

Saygılarımla,

Meral

26 Temmuz, 2006 00:17  
Blogger Haluk Mesci said...

Meral Turgut'a : Reklam yazarı iseniz, Ortak Defter'e üye olarak bu yazı-cevap katkınızı doğrudan yapmaya ne dersiniz ?

26 Temmuz, 2006 00:19  
Blogger Doğan Yarıcı said...

Turgut'a bir yanıt vermenin yararı olmadığını düşünüyorum. Durum ortada. RD'ye baş vurup şikayette bulunmasını öneriyorum. Ancak o zaman "masumiyeti" inandırıcı olabilir.

Eleştirmekle ithamda bulunmak başkadır.

26 Temmuz, 2006 12:13  
Blogger Hatice Üzgül said...

Galiba birisinin "fikir" nedir, ne demektir, onu açıklaması lazım.

Ya da boşverin gitsin...

26 Temmuz, 2006 13:37  

Yorum Gönder

<< Home