Vah Türkçem vah, kimlerin eline düştün!..
![](http://photos1.blogger.com/blogger/2683/1873/320/TDK%20logo.0.jpg)
Bu saygıdeğer kurumlardan biri İngilizce sözcüklerin kendi yazımıyla, öteki saygıdeğer kurum ise Türkçe söylenişiyle sözlüklerimize girmesi gerektiğini savunuyor. Yani Türk Dil Kurumu, Türkçe sözlüklerde bundan böyle, "on-line" diye bir sözcük, madde başı olarak yer almalı diyor. Dil Derneği ise sözcüğün sözlüğe girmesine karşı çıkmıyor, "on-line" olarak değil de "onlayn" olarak yer alsın diyor.
![](http://photos1.blogger.com/blogger/2683/1873/320/DD%20logo.0.gif)
TDK daha da ilginç. Onlar iyice İngilizceci… 12 Eylül kurumu değil mi?.. Canım ne gerek var İngilizce sözcükleri kendi rengimize boyayıp da dilimize sokmaya. Açık açık sokarız, olur biter. Kimden korkacağız ki, biz 12 Eylül kurumuyuz... Bu İngilizce sözcüklerin Türkçe ne anlama geldiğini öğrenmek isteyenler bir de paraya kıyıp İngilizce sözlük satın almasın, elinin altındaki Türkçe sözlüklerden öğreniversin... Bu işte bizim dediğimiz olur. Binlerce yıllık atasözlerimizden ve deyimlerimizden hoşumuza gitmeyenleri emir komuta zinciriyle sözlüklerden atma kararı almadık mı?..
Bakın ben şimdi ezik ve aşağılık duygusu içindeki insanlarımızın her geçen gün daha çok kullanmaya başladığı İngilizce sözcüklerden birkaç örnek vereceğim. Her iki kurum da gerçek Türkçe’ninkinde değil, kendi anlayışlarındaki sözlüklerde diledikleri gibi kullansınlar, kullansınlar da mutlu olsunlar.
business / bizınıs
brief / brîf
presentation / prizenteyşın
account / ekağunt
case / keyz
sticker / stikır
dead line / dedlayn
designe / dizayn
bye bye / baybay
in / in
out / ağut
clear / klir
creative / krietiv
activity / ektiviti
event / ivınt
chairman / çeyrmen
size / sayz
workshop / vörkşap
shopping / şoping
shopping center / şopingsentır
1 Comments:
Evet, Türkçe'nin kimlerin eline düştüğünü bir kez daha gördük.
Business'ın bizınıs olarak sözlüklere girdiğini gördüğümüz gün, Türkiye'nin aydın dilcilerinin tümü birden işini bırakmalı. Hepsini biraraya getirip üç maymun örneğinde olduğu gibi dilini, gözünü ve kulağını kapatarak toplu bir fotoğrafını çekmeli.
Yok yok, kendimi ayrı tutmuyorum, sakın ukalalık yapıyorum sanmayın. Ben de içindeyim o fotoğrafın, siz de.
Sesimizi kısıp oturduğumuz sürece başkaları bildiği gibi yapar. Bu böyle...
Eleştirmek güzel de asıl düşünmemiz gereken şu; ne yapabiliriz? Haydi fikir oluşturalım. Dilimizden bir türlü söküp atamadığımız sözcükler hangileri ve onların yerine en doğru oturan sözcükler neler olmalı? Geniş bir platforma yayabileceğimiz bu araştırma sonuçlarını "Arkamızdan herkes gelmeli!" diyerek deklare etmek... Ne dersiniz?
Yorum Gönder
<< Home