Salı, Temmuz 18, 2006

alternatif tatil mekanlari!

bir reklam yazari tatile nereye gider? onun tercihi neresidir? sessiz, sakin bor koy mu, müzik ve dansın başkenti mi? bozburun mu, gümüşlük mü, kaş mı, meis mi, assos mu, nice mi, karadeniz yaylaları mı, mardin midyat hattı mı?

evet şöyle külliyatlı bir liste hazırlasak, herkes eteğindekileri dökse de, tatile giderken birbirimizin birikimlerinden faydalanabilsek. önerebileceğiniz yerler nerelerdir?

ben başlayayım:
kaş'ta küçük çakıl'daki pansiyonlar.
bozburun'da sabrina haus, pembe yunus pansiyon.
assos bektaşköy'deki kabile pansiyon.
kelebekler vadisi.
gümüşlük.

başka?

9 Comments:

Blogger Murat Kaya said...

Çıralı vardır. Olimpos.

18 Temmuz, 2006 20:57  
Blogger Eda Çizioğlu said...

Bozcaada Akvaryum pansiyon,
Kekova(kaleköy) Ankh

19 Temmuz, 2006 00:00  
Blogger Haluk Mesci said...

Açık bir günde, motosikletin üzerinde, herhangi bir uzun yol ! Ama yolun kendisi. Vardığı yer değil. Çünkü yol cümlemizden kalıcı !

19 Temmuz, 2006 11:29  
Blogger Bülent Şentay said...

Cunda... Delisi, velisi ve kedisi bol ada.

19 Temmuz, 2006 11:42  
Blogger Nurettin Yay said...

Bülent bey'e katılıyorum Cunda adama yazdırır, çizdirir, boyatır :)

19 Temmuz, 2006 12:15  
Blogger Maksude Kılınç said...

Önce şunu söyleyeyim; tatil yapmak istiyorum!
Yapamadım, yapamayacağım...

Önerim ise tüm Ege ve Akdeniz'i özgürce, hiç bir programa bağlı kalmadan dolaşmak... Köyler, kasabalar, kentler, dağlar, ovalar falan.

Bir köy kahvesinin bahçesinde, bir incir ya da zeytin ağacının altında oturup kekik ve yarpuz kokularını içime çekmek istiyorum.

Bu da benim hayalim ama size de tavsiye ediyorum...

19 Temmuz, 2006 14:53  
Blogger Tuğçe Özel said...

Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

19 Temmuz, 2006 21:17  
Blogger Tuğçe Özel said...

Manici Kasrı (Çanakkale) inanılmaz bir yer tavsiye ederim :))

www.manicikasri.com

Assos, hımm zeytin dallarının altında, denizle kadeh tokuşturmak (şarap içmek) vardı...

Bozcaada, ki ev yapımı şarabı buradan alıp gidebilirsiniz Assos'a... Birkaç kediye mama vermeyi unutmayın, her ne kadar ada sakinleri kedileri sevmese de...

Bodrum-Akyarlar

Deniz fenerinin orada yakamoz daimidir. Kos'taki geçen arabaları sayabilirsiniz. Ara sıra denizaltılarıyla da karşılaşabilirsiniz. Korkmayın... Hem denizkızı oluyor da, denizdelikanlısı olamaz mı yani?
Bal gibi oluyor :))

Karadeniz de iyi bir tercih... Kıvrak virajlarında yol alırken bir kadının bütün uzuvlarına uğrayacağınıza eminim...

Antalya'dan Kemer'e giderken, Akyarlar Geçidi vardır. O geçide girmeden hemen soldaysa dar, uzunlamasına bir alan... Hayatınızda göremeyeceğiniz kadar yıldızı bir arada bulabilirsiniz. Hatta birkaçının hala saçlarımın arasında olduğunu düşünürüm. Manzara taaa Lara'ya kadar uzanır. Bir tek Ally'nin anlamsız lazer ışıkları bu güzelliğe yakışmaz ama oturup izlenmeye değer. Tabii yanınızda o da varsa... Bilemem artık :)))

Gözünü sevdiğimin memleketi her yeri ayrı bir güzel..

19 Temmuz, 2006 21:22  
Blogger Kağan İşmen said...

Kimselere söylemeyin ama, Kabak Koyu:)

İnanılmaz bir yer! Dünya üzerinde Buzul Çağı'nı yaşamamış ender yerlerden biri.
Bitki örtüsünden tutun da, canlı türlerine kadar, kendine has bir yer bu yüzden.

Doğa nefes kesici! 300, 400 metrelik bir kumsalı var! Müthiş! Çoğu zaman sahilde 10 kişiden fazla insan bulamazsınız. Deniz şahane. Denizdeyken bile manzara eşsiz. Sahilden 100 metre açıkta, deli bir mağarası var. Adı mavi mağara. Dipteki bir delhizle denize bağlanıyor. Suyun içi bu yüzden masmavi. Yüzerken etrafınızda mavi hareler beliriyor. Havuz büyüklüğünde bir mağara.

Kabak Koyu, Kelebekler Vadisi'nden bir sonraki koy. Fakat öyle çok yakın değil. Deniz yoluyla bir 20 dakika sürüyor Kelebekler. Kara yoluyla ise, Kelebekler'in üzerindeki Faralya Köyü'ne 7 km.

Fethiye'den minibüsler gidiyor günde 4 kez. Kabak Köyü'ne kadar gidiyorlar. Koya inmek için, köyden yaklaşık bir 25-30 dakikalık yürüyüş yapmak gerekiyor.

Ama buna değer! Zaten bunun için henüz keşfedilmemiş bir yer! Oldukça az insan geliyor! Özellikle Türkler az. Yabancılar keşfetmiş çoktan:)

5, 6 tane kamp var. Bunlardan biri zaten bir Amerikalı'nın.
Asıl güzel yani, orada bizden biri var! Bir reklamcı. Adı Selçuk Gülyüz.
Sektörde uzun yıllar Reklam Yazarı olarak çalışmış. Eskiler tanır.
Şimdi yaklaşık bir 5, 6 senedir o coğrafyada yaşıyor. Çok mutlu:)
Giderseniz şahit olursunuz zaten.
Selçuk da bir kamp işletiyor orada. Adı Gemile Kamp.
İrtibat kurmak isteyenler için telefonu: 0252 642 10 16.

Selçuk aynı zamanda bir müzisyen. Perkisyon çalıyor. Zaten Kabak'ta müzisyen eksik olmuyor! Neredeyse her akşam, ateş başında şahane doğaçlama müzik yapılıyor. Selçuk'un hiç fena olmayan ekipmanı var. Bateri bile var:)
Kendi yaptığı davulları çalıyor bazen.

Gecesi, gündüzü ayrı güzel bir yer Kabak. Daha yazacak çok şey var da, zaman yetmez:) En iyisi gidip görmek. Mesela giderseniz şelaleyi ve suyun kaynağını es geçmeyin:)

Yukarıda yazdığnız yerlerin neredeyse hepsine gitmiş, motorize bir gezgin olarak, Kabak'ı keşfettikten sonra, başka bir yere gitmediğimi itiraf etmeliyim.
Gerek duymuyorum açıkçası. Her fırsatta oradayım:) Büyük bir ihtimalle de yerleşeceğim oraya. Zamanla... Yavaş yavaş:)

Herkese söylemeyin, bu hali şahane! Siz değerini bilisiniz:)

Sevgiler, iyi tatiller.

Kağan İşmen

20 Temmuz, 2006 16:03  

Yorum Gönder

<< Home