Pazartesi, Mart 22, 2010

Reklamcı dediğin ne kadar sosyal?

Düşündüm de, "Sevgili dostlar, bir süredir bilgisayar ve internetten uzak kaldığım için mesajlarınıza yanıt veremedim." minvalinde bir açıklama yaptığım olmadı hiç. Ya gerçekten interneti bildim bileli ondan uzak kalamıyorum, ya fazla mesaj almıyorum, ya da bu açıklamayı yapanlar yalancı. Şimdilik kulağa en doğru gelen benim internetten uzak kalmayışım gibi duruyor. Önceleri bundan epey kaygılanırdım. Sosyal hayatımı gitgide yitirdiğimi sanırdım. Hatta yıllardır bekleyen bir 'elektronik iletişim orucu kampı' projem var; internetsiz, tv'siz ve hatta telefonsuz bir hafta. Şimdilerde bu kamp hayalimden vazgeçer gibiyim. En azından askıya aldım diyebilirim.

Çünkü,
şöyle bir baktım da, sosyal hayatımı yitiriyorum derken aslında başka bir kanaldan sosyal hayatın alasına bulaşmışım. Çok daha geniş, opsiyonlu ve konforlu bir ağın içinde olduğumu fark ettim. Üstelik çok daha seçkin(seçmekten geliyor) bir çevre edinebildiğim bir ağ. Sadece İstanbul'da, hatta Avrupa yakasında oturanlar değil de dünyanın dört bir yanında oturanlar. Gayet seçebildiğim insanlarla, boş geyiklerden gayet uzak, içki içip sapıtmaksızın, seks yapmaksızın, son derece bağlamlı ve kontrollü bir iletişim kurabiliyorum.

Daha çok ve verimli bilgi edinebiliyor, olduğumdan çok daha iyi(bazen kötü) bir imaj çizebiliyor, daha elle tutulur paylaşımlarda bulunabiliyorum.

Ama,
kimseyi tanıyamıyorum be abi.

Neyse,
reklam da böyle bir şey işte.

---
İlk yazıda kendini tanıt demişlerdi;

Ben Serhan Özden.
Reklam yazarıyım.
Burası da mesleki blogum: serhanozden.blogspot.com

Pazartesi, Mart 08, 2010

Üzücü haber

Reklamcılığa emeği geçmiş, Reklam Yazarları Derneği kurucu üyesi, değerli büyüklerimizden Batu İşmen'in dün hayatını kaybettiğini öğrendim. Yakınları ve sevenlerinin başı sağolsun, huzur içinde yatsın.