Salı, Ekim 03, 2006

Murathan Mungan, Cenk Hikayeleri. Tam olarak ne zaman okumuştum, hatırlamıyorum. Kitabın bir bölümünde usta-çırak ilişkisinin derinliklerinde ne varsa çıkaran bir hikaye vardı. Burada ancak bir bölümünü aktarabiliyorum;

Çıraklığımın ilerleyen günlerindeydim artık. Ustama söyleyip söylememekte kararsız kaldığım duygular yüreğime ağırlık veriyordu. Ustamı kendime bir rakip, ya da kendi varlığım için bir tehlike olarak ne zaman hissettim, bilmiyorum.

Evet.

Bu ve benzeri vurucu kelimelerin kol gezdiği hikayenin sonunda, ustasının öldüğünü öğrenen çırağın kederini taa yüreğimde hissetmiştim.
İnsan bir kere çırak olmaya görsün işte, ustasından koptuğu andan beri onu özlemez mi hiç!

4 Comments:

Blogger Çağlayan İbiş said...

Sınırlarımızı her zaman zorlamayı, bizi biz yapan yeteneklerimizi işleyip onları gün yüzüne çıkartmamızı ve onlara güvenmemizi sağlayan ustalarımızı özlemek gibisi var mı!

03 Ekim, 2006 17:54  
Blogger Ahu Serap Tursun said...

Büyük ustam Özcan Dizer'i rahmetle anıyorum. Bana ilk inanan ve beni yazmaya teşvik eden ustamı çok özlüyorum. Daha reklam yazarı ne demek bilmezken bana reklamı sevdiren, yazmanın inceliklerini gösteren çok değerli bir büyüğümdür benim için.
Ben şans eseri reklam dünyasına girenlerdenim. Radyoda program yapmak için başvurmaya gittiğimde yanlış kata çıkmışım ve o yanlış kat, hayatımın en doğru adımı oldu. Bir reklam ajansına ilk adımı o zaman attım. Ve karşımda gözlüğünün üzerinden bana bakan, pamuk gibi beyaz saçlarıyla Özcan Dizer vardı. Program içeriği için hazırladığım notlarıma bakıp ' Bunları sen mi yazdın? ' dedi. Ben ise hala, saat kaçta programa alacaklar beni diye düşünüyordum. Tüm bilmişliğimle ' evet, ben yazdım' dedim. 'Gel bakalım, beni izle' dedi ve onu izlediğim o ilk gün reklam dünyasında ki ilk günüm oldu. Mekanı cennet olsun...

03 Ekim, 2006 18:13  
Blogger Maksude Kılınç said...

Betoya kampanyası yapıyorduk ve benim meslekteki ilk günlerimdi. Ustalarımdan canım Semih Akın Tozlu, benim yazdığım ilan metnine bakıp bu olmamış, dedi. Buraya dikkat, çünkü o yazar değil, ülkenin en eski, en değerli tasarımcılarından biridir!

Niçin, dedim. Bu kelime böyle yazılmaz, aç yazım kılavuzuna bak, dedi. Kelime "müteahhit"ti! Ben, büyük şair, usta reklam yazarı, ters ters bakıp bu doğru dedim, siz yanılıyorsunuz. Ve içimden dedim ki sen bir adet krofikersin*, ne gerek yazana karışmak?

Benim yazdığım kelime ise"mütahit"ti... Emindim. Büyük ses uyumuna göre diğer harfler gereksizdi. Ne anlamı vardı canım bir"e", bir"h" daha eklemeye. Keskinim ya, Türkçe olmayana gıcığım ya...

Sinirlenerek, pat küt yürüyerek yerime oturdum. O zaman da şimdiki gibi güzel güzel yazım kılavuzu yok, taa liseden kalma bir başucu yazım kılavuzum var, ukala ukala açtım o sayfayı.

Ne denli kızardığımı ve utandığımı hâlâ hatırlıyorum.

Bir daha emin olmadan asla inatlaşmadım. Usta dediğim insanları bugün hâlâ saygı ve sevgiyle anıyorsam, o ilk dersin pekiyi ile geçilmiş halindendir.

Uzun sözün kısası, iyi bir zamanlama ile iyi bir noktayı işlemişsin Hatice... Bir de öğreten ustanın öğreticiliğinde, azıcık yaşam bilgisi de varsa tadından yenmez.


* Kızmayın ne olur. Biz eskiden beri, ciddiye almadığımız grafik tasarımcıya kendi aramızda krofiker derdik de... İşte gençliğin, acemiliğin verdiği çiğ ukalalığını anlayın.

03 Ekim, 2006 18:44  
Blogger Çağlayan İbiş said...

Yalçın Çetinkaya - Artus İletişim Sanatları

Bahar Sonay Araman - Artus İletişim Sanatları

Umay Çubukçu - Medina Turgul DDB

Süreyya Kıral - Medina Turgul DDB

Arzu Kaptanoğlu - Medina Turgul DDB

Gönç Selen - Medina Turgul DDB

Bartu Tünay - Öykü Reklam Ankara

Haluk Mesci - Mahi Mahi

Cem Pişkin - Öykü Reklam Ankara

Deniz Mukan - Lowe İstanbul

Emre Noyan - Lowe İstanbul

Nesteren Davutoğlu - Lowe İstanbul

Bütün Ustalarımı sonsuz hürmet, sevgi ve saygıyla buradan anıyorum.
Bana öğrettikleri için, reklamcılığı bu kadar aşkla sevmemi sağladıkları için... Bir kere bile bana kızdıkları için gocunmadım, ustamdılar ve bana o değerli birikimlerini büyük bir sabırla öğretmişlerdi. Hepsinin üzerimde tek tek büyük, haklarını asla ödeyemeyeceğim emekleri var. Ne yazsam, ne desem boş biliyorum. Ama hepsini çok seviyorum. Eğer bugün ajansta oturuyor ve iyi bir metin yazmak veya iyi bir fikir bulmak için heyecanla kafa patlatıyorsam onların sayesindedir.

04 Ekim, 2006 10:16  

Yorum Gönder

<< Home