Cuma, Nisan 06, 2007

Elsa'nın Gözleri

öyle derin ki gözlerin içmeye eğildim de
bütün güneşleri pırıl pırıl orada gördüm
orada bütün ümitsizlikleri bekleyen ölüm
öyle derin ki her şeyi unuttum içlerinde

uçsuz bir denizdir bulanır kuş gölgelerinde
sonra birden güneş çıkar o bulanıklık geçer
yaz meleklerin eteklerinden bulutlar biçer
göklerin en mavisi buğdaylar üzerinde

karanlık bulutları boşuna dağıtır rüzgar
göklerden aydındır gözlerin bir yaş belirince
camın kırılan yerindeki maviliğini de
yağmur sonu semalarını da kıskandırırlar

ben bu radyumu bir pekbilent taşından çıkarttım
benim de yandı parmaklarım memnu ateşinde
bulup yeniden kaybettiğim cennet ülke
gözlerin perumdur benim golkondum, hindistan'ım

kainat paramparça oldu bir akşam üzeri
her kurtulan ateş yaktı üstünde bir kayanın
gördüm denizin üzerinde parlarken elsa'nın
gözleri elsa'nın gözleri elsa'nın gözleri.

Aragon

1 Comments:

Blogger buraKargın said...

Orhan Veli çevirisi imiş. Çok beğendim 'Elsa'nın Gözleri'ni. Bloguma koymak istiyorum Çağlayan Hocam.

Ancak 'pekbilent, perum, golkondu, memnu ateşi' kelime/kavramlarını açıklayabilecek olan var mı?

Teşekkürler.

06 Nisan, 2007 22:06  

Yorum Gönder

<< Home