Pazartesi, Nisan 02, 2007

Ali'm Allah

Ortak Defter’e kimliğini gizleyerek yazmaya bir engel yok mu?
“Kirlenmek gerçekten güzel midir?” yazıma cevap veren Ali bunu yapabildiğine göre demek ki yok.
Peki kimliğini gizleyerek hakaretler eden insanlara karşı bir yaptırım yok mu?

Çarşamba gününe kadar bekleyeceğim.
Bu Ali olayıyla ilgili bakalım neler olacak.
İlla kaydolmak istiyorsa adıyla sanıyla kaydolsun.
Yazabilmek içinse haddini bilmesi ve benden özür dilemesini gerekli görüyorum.
Adıyla kaydolmayıp terbiyesizlik yaptığı ve hakaretler ettiği için özür, yoksa yazdıklarının içeriği için değil, haddini bilmediğini kanıtlayacak kadar yazarlığım var benim. (Tabii ki Yazarlıktan söz ediyorum… Yazar dediğinizde bu edebiyat ya da felsefe yazarı demektir. Reklam Yazarı demek istiyorsanız Reklam Yazarı demelisiniz. Ayrıca öyle göğsünü gere gere edebi yazmaktan söz edilmemeli, reklam yazarının edebiyat yapması kadar sakıncalı bir şey yoktur. Ve kastedilen edebiyat yazarlığı ise “mesleğine ne katmış, hangi işi parmakla gösterilmiş” türü söyleyişler edebiyat yazarlarına asla yakışmaz, ancak Ali’nin de dile getirdiği yazarkasalara yakışır… Kafka mesleğine ne kattı, hangi işi parmakla gösterildi!!! Komik di mi…)

10 Comments:

Blogger Nokta Çelik said...

Öncelikle Ortak Defter'de kimlik gizlemek söz konusu değildir. Ali Algür defterde yeni olduğu için en kısa sürede kullanıcı isminde gereken düzeltmeyi yapacaktır.

Yazışırken-tartışırken ne olur üslubumuza dikkat edelim.

Defterde istediğimiz en son şey gerilim:)

02 Nisan, 2007 14:10  
Blogger Ali Algür said...

Basit laf oyunlarını bir kenara bırakalım. Biliyorum, sizin için zor olacak, çünkü hayatınız böyle geçmiş. (bkz. Ali’m Allah) Ama burası, sizin reklam alanınız değil. Dolayısıyla ne kadar iyi bir yazar olduğunuzu, kaleminizin ne kadar kıvrak olduğunu, lafı nereden alıp nereye getirebildiğinizi göstermenize gerek yok.

Gelelim, asıl konuya. Yani, size verdiğim cevaba. Diyorsunuz ki, ben x sloganı ezelden beri sevmem, ama nedenini de tam olarak bilmem. X markasının reklamını izledim ve sonunda sorunu buldum.

Bravo! Alkışı hak ettiniz. Takdiri hak ettiniz. Bir kampanyanın açığını buldunuz ve bizimle paylaştınız. Ne kadar iyi bir reklam yazarısınız!

İşte benim sorunum sizin tarzınız ve tavrınızla. Kampanyanın yaratılma sürecinde, işin içinde miydiniz? Müşteriden nasıl bir brief geldi, biliyor musunuz? İlk sunumdan sonra gelen revizyonlardan haberdar mısınız? Çekim aşamasına kadar kaç kişinin filmi mıncıkladığını, yerlere attığını, sonra tekrar kaldırdığını, baştan sonra değiştirdiğini ya da kendine göre ufak değişiklikler talep ettiğini söyleyebilir misiniz? Tabii ki hayır.

Şimdi zannedebilirsiniz ki, ben bu reklam kampanyasıyla bir şekilde ilgiliyim. Yani, işin içindeyim. Hemen cevap vereyim. Maalesef değilim. Dolayısıyla tepkim, sizin sandığınız gibi kendi işimi korumak kadar kısıtlı ve yüzeysel bir tepki değil. Benim işim, sizin gibilerle, ahkâm kesicilerle.

Siz bir meslektaşınızın işini bu şekilde eleştirme hakkını kendinizde bulduğunuz sürece, ben de bu tavırla size cevap vermeye devam edeceğim. Daha saygılı bir üslubu hak ettiğinizi düşünmediğim için beklediğiniz özür adına şimdiden özür dilerim. Sanıyorum, kendisini alamayacaksınız.

02 Nisan, 2007 21:10  
Blogger Tayfun Kısacık said...

Sevgili arkadaşlar, itidal tavsiye ediyorum. Ortak Defter bu türden tartışmalara alışık değil. Bu defter dil konusunda hassas olan reklam yazarlarının defteri. Dolayısıyla dilimizle ilgili yanlışları eleştirebileceğimiz bir platform. Sayfanın en üstündeki manifestoya bakarsanız, Ortak Defter'in aynı zamanda bir "Reklam Türkçesini kollama karakolu" olduğunu da görürsünüz. Ama elbette cümlelerimizi daha sakin kurabiliriz. Hepimiz biliyoruz kelimeler kılıçtan keskin. İtidal. Lütfen.

02 Nisan, 2007 21:40  
Blogger Ali Algür said...

Ortak Defter için dertleşme köşesi demişsiniz ama görüyorum ki dertleşmenin kardeşi olan tartışmaya açık değilsiniz. Ya da alışık değilsiniz. Son 24 saat içinde üslubum(uz)la ilgili iki yorum aldım. Bu yorumlar doğrultusunda susmaya karar verdim. Rahatınızı kaçırdıysam özür dilerim. Yine de gönül isterdi ki yazdıklarımızın içeriğiyle ilgili bir yorum okuyabilseydim. Belki o zaman meslek odası tanımını daha fazla hak etmiş olurduk.

03 Nisan, 2007 10:14  
Blogger Tayfun Kısacık said...

Sevgili Ali Algür, tartışmanın dozuyla ilgiliydi söylediklerim. Sansüre uğramış hissediyorsan yapacak birşey yok. Ama üslup önemli elbette. Manifestoyu okumuşsun... Ne güzel! Ama ben Murat Sohtorik'le olan karşılıklı mesajlaşmalarınızda dertleşme göremedim. Eski köye yeni adet getirme demiyoruz, sadece dozu iyi belirleyelim diyoruz. Burası bir "mesleki hakaretleşme odası" da değil.

03 Nisan, 2007 10:37  
Blogger Nokta Çelik said...

Üsluba takılıp, konuyu tartışmayacağız diye bir şey yok elbette.

Bitmiş işler hakkında, olası süreci yok sayarak yorum yapmayı kişisel olarak doğru bulmuyorum. Kavram yanlışlığı var tespitine gelince... Onu da ayrıntılı tarif edip anlatmak lazım. Yoksa içinden çıkılmaz hale geliyor ya da 'beğendim-beğenmedim'e indirgenebiliyor.

03 Nisan, 2007 11:27  
Blogger Hatice Üzgül said...

Sayın Ali Algür, öncelikle hoş geldiniz demek istiyorum. Gerçekten eksi köye yeni adetlerle geldiniz:) Mesela, biz kaydolduğumuzda basit bir "Merhaba, ben geldim." mesajıyla kendimizi tanıtmıştık. O günden beri de burada iyi-kötü, doğru-yanlış yazıyoruz. Aramızda elbette fikir ayrılığı oluyor, tartıştığımız, birbirimizi onaylamadığımız durumlar meydana geliyor. Fakat şimdiye kadar tansiyon hiç bu kadar yükselmemişti, şaşırdık. Eminim siz de ya tartışırım ya susarım demeyeceksinizdir. Ben buradan yazılarınızı okumak isterim.

İşin en garip kısmı; reklam eleştirme konusunda aslında Murat beyin sizinle aynı fikirde olduğu, bir reklam stratejisinin ve yapım aşamasının bilinmeden eleştirilmesine karşı çıktığıdır. Biliyorum çünkü, bir gün aynı hatayı ben yaptığımda usulunce kulağımı çekmişti. Fakat buradaki durum, ortadaki kavram yanlışlığını aktarmaktan başka bir şey değildi.

Şimdi bu tartışma burada bitebilir mi?

03 Nisan, 2007 12:16  
Blogger Tuğçe Özel said...

Bu yorum yazar tarafından silindi.

03 Nisan, 2007 14:14  
Blogger Tuğçe Özel said...

Evet, lütfen bu tartışma bitsin. Ortak Defter bizim fikir alışverişi yaptığımız, birbirimizi anlayabildiğimiz tek platform. Saygınlığımızı ve karşılıklı anlayışlarımızı yitirmeden bu tartışmalar ve (Tayfun'un dediği gibi) fikir sunum üslubu ortadan kalksın.

Burası adı üstünde Ortak Defter...

03 Nisan, 2007 14:15  
Blogger Çağlayan İbiş said...

Üzüntü ve muz kabuğu
:(

Eskisi gibi olsa yine defter. Yeni gelen yazar arkadaşlarımız bir selam çaksa ilk önce, sonra başlasa anlatmaya tatlı tatlı. Yani huzur olsa yeniden defterimizde. Lütfen. Çünkü çok üzücü olanlar, söylenenler.

03 Nisan, 2007 20:16  

Yorum Gönder

<< Home