Paylaşmak...
Paylaşmak, paylaşıldığını bilmek çok güzel birşey biliyor musunuz?
Eskiden böyle şeyler söylenince bana abidik gubidik gelirdi. Ay ne mutluluk meleği laflar bunlar derdim, sinirlendiğim bile olurdu. Hayatın acısını sert yaşayanlardan olduğumu düşünür, daha da keskinleşirdim.
Zamanın getirdiği bir olgunluk mudur, okuduklarım, yaşadıklarım, çıkarımlarım sonucu mudur bilmem, artık dingin biri sayılırım. Eski ben gibi birileriyle karşılaşınca da başlıyorum ahkâm kesmeye, "dur bi, bak hayat ne güzel.. sabret azıcık" falan filan...
Geçen gün yaşadığım bir olay yeniden kendime bakmama, sorgulamama neden oldu. Evet, zaman keskin bir törpü aracı. Yaşananlar da öyle. Ama yetmiyor, insanın alt yapısında ne varsa ona göre eğilip bükülüyorsun. Demek ki mayamda bir takım kendine has özellikler varmış, zamanla ortaya çıkarmışım. Şimdi başkalarının çok kızdığı bir şeye kızmayabiliyorum. Tabii ki tam tersinin olduğu da oluyor, bu aramızda kalsın.
Yani demem o ki, çok sivri çıkışlar bazen geri dönüp bize de batıyor. Çekim yasası sanırım, gelip buluyor insanı.
Çok istediğim şeyler ya da başka bir deyişle, bir şeyi gerçekten çok istersem oluyor, olabiliyor. İstiyorum, neden istediğimi düşünüyorum, gerçekten çok istemeyi başarıyorum ve oluyor. Çoğunlukla ve şipşak!
Gülmeyin yahu, doğru bu. Başta söylediğim "paylaşmak" ile ilgili bu dediklerim. Bir araba lafı yine boşa ettim gibi gelmesin size. İsteyin! Sadece, gerçekten isteyin!
Paylaşmak istedim, bilenlere de bir kez daha hatırlatmak...
Eskiden böyle şeyler söylenince bana abidik gubidik gelirdi. Ay ne mutluluk meleği laflar bunlar derdim, sinirlendiğim bile olurdu. Hayatın acısını sert yaşayanlardan olduğumu düşünür, daha da keskinleşirdim.
Zamanın getirdiği bir olgunluk mudur, okuduklarım, yaşadıklarım, çıkarımlarım sonucu mudur bilmem, artık dingin biri sayılırım. Eski ben gibi birileriyle karşılaşınca da başlıyorum ahkâm kesmeye, "dur bi, bak hayat ne güzel.. sabret azıcık" falan filan...
Geçen gün yaşadığım bir olay yeniden kendime bakmama, sorgulamama neden oldu. Evet, zaman keskin bir törpü aracı. Yaşananlar da öyle. Ama yetmiyor, insanın alt yapısında ne varsa ona göre eğilip bükülüyorsun. Demek ki mayamda bir takım kendine has özellikler varmış, zamanla ortaya çıkarmışım. Şimdi başkalarının çok kızdığı bir şeye kızmayabiliyorum. Tabii ki tam tersinin olduğu da oluyor, bu aramızda kalsın.
Yani demem o ki, çok sivri çıkışlar bazen geri dönüp bize de batıyor. Çekim yasası sanırım, gelip buluyor insanı.
Çok istediğim şeyler ya da başka bir deyişle, bir şeyi gerçekten çok istersem oluyor, olabiliyor. İstiyorum, neden istediğimi düşünüyorum, gerçekten çok istemeyi başarıyorum ve oluyor. Çoğunlukla ve şipşak!
Gülmeyin yahu, doğru bu. Başta söylediğim "paylaşmak" ile ilgili bu dediklerim. Bir araba lafı yine boşa ettim gibi gelmesin size. İsteyin! Sadece, gerçekten isteyin!
Paylaşmak istedim, bilenlere de bir kez daha hatırlatmak...
1 Comments:
Törpülenmeyi mini mini bir kızken, yaşlı bir adamın masasının üstündeki "insandır, yapar" yazısıyla öğrenmiştim. Bütün öfkemi götürmüştü o cümlecik. Yaş itibariyle belki biraz zamansızdı, belki de büyüyebilmem için tam zamanında çıkmıştı karşıma.
Yorum Gönder
<< Home