Eğer...
Eğer "o konu"ya dönmeme izin verirseniz, ben de şunları düşünüyorum:
Sanatçı ya da aydın, genellikle çoğunluğa aykırı olagelmiş bir birey değil mi? Adı üstünde "aydın" yani şüpheci, sorgulayan, irdeleyen ve her ne olursa olsun dünya görüşü çerçevesinde yorum yapan demek...
Pamuk, pamuk gibi değil, demir gibi sert konuşuyor, evet. Ama bu onun fikri ve özgürce söyleyebilir. Fikirlere, düşüncelere rest çekilemez.
Nobel ödülünü çok ciddiye almasam da popülaritesi açısından Pamuk bir şekilde almış, aferin, eline sağlık. Fikirlerini, kendine göre doğru noktada, doğru biçimde dile getirmiş, propagandasını ya da başka bir deyişle kendi reklamını iyi yapmış. Sonuçta da başarılı olmuş.
Ben kişisel olarak, pek çok çağdaşının olduğu gibi Orhan Pamuk'un da tüm kitaplarını okumuş, arada bazıları için eline sağlık demiş sıradan bir okurum. Ama bir Türkiyeli olarak da şöyle bakıyorum:
Tarihi gerçekten iyi bilenler, didikleyenler şunları söyler; Osmanlı dönemi - her ne kadar kökenlerimiz oradan olsa da - Türkiye Cumhuriyeti'nden farklı algılanmalıdır. Osmanlı dönemi fetihlerin, savaşların dönemidir. Bugün katliam olarak nitelenenler o günün değerleriyle fetihlerin bedelidir. Kaldı ki salt Osmanlı değil, fetih peşinde koşan tüm ülkeler, birilerini boyunduruk altına almak isteyenler ve hatta ve özellikle haçlı seferleri.. tümü arkalarında toplu ölümler bırakarak yürümüştür.
Bizim atalarımız, kesinlikle kimseyi öldürmedi diyemezsiniz. Fetihler daima, çoğunluğun acıları üzerine kurulur.
İşte bu nedenle, objektif bakabilenler, "savaşlarda ölümler olur" der. İşte bu nedenle "savaşa hayır!" der.
Sonuç olarak, bir Türkiyeli, objektif bakmaya çalışıp da yüzüne gözüne bulaştıran biri, evrensel değerler sıralamasında - bunu kabul etmeliyiz - bir değer kabul edilen Nobel ödülünü almış. Bize de yorum yapması kalmış.
Sevgili Ömer'in gönderdiği Ahmet Taner Kışlalı'nın yazısını okumuştum. O zaman da sinirlenmiştim, bugün de sinirleniyorum. Sinirlenmem Sayın Kışlalı'ya değil, yanlış anlamayın, yine Pamuk'a ya da okur/yazar dünyasındaki iki yüzlülüklere...
Kızsam da sinirlensem de ve hatta köpürsem de, gerçekleri değiştiremem.
Ama bilmeme kimse engel olmaz, bilirim, bilmeye çalışırım.
Not: Sivil Örümceğin Ağında adlı kitabı okumaya çalışıyorum bugünlerde. Tırnaklarımın diplerinde yenmedik yer kalmadı. Komplo teorileri üzerine çalışmak isterseniz tavsiye ederim. Pamuk da nasibini almış gibi görünüyor.
Sanatçı ya da aydın, genellikle çoğunluğa aykırı olagelmiş bir birey değil mi? Adı üstünde "aydın" yani şüpheci, sorgulayan, irdeleyen ve her ne olursa olsun dünya görüşü çerçevesinde yorum yapan demek...
Pamuk, pamuk gibi değil, demir gibi sert konuşuyor, evet. Ama bu onun fikri ve özgürce söyleyebilir. Fikirlere, düşüncelere rest çekilemez.
Nobel ödülünü çok ciddiye almasam da popülaritesi açısından Pamuk bir şekilde almış, aferin, eline sağlık. Fikirlerini, kendine göre doğru noktada, doğru biçimde dile getirmiş, propagandasını ya da başka bir deyişle kendi reklamını iyi yapmış. Sonuçta da başarılı olmuş.
Ben kişisel olarak, pek çok çağdaşının olduğu gibi Orhan Pamuk'un da tüm kitaplarını okumuş, arada bazıları için eline sağlık demiş sıradan bir okurum. Ama bir Türkiyeli olarak da şöyle bakıyorum:
Tarihi gerçekten iyi bilenler, didikleyenler şunları söyler; Osmanlı dönemi - her ne kadar kökenlerimiz oradan olsa da - Türkiye Cumhuriyeti'nden farklı algılanmalıdır. Osmanlı dönemi fetihlerin, savaşların dönemidir. Bugün katliam olarak nitelenenler o günün değerleriyle fetihlerin bedelidir. Kaldı ki salt Osmanlı değil, fetih peşinde koşan tüm ülkeler, birilerini boyunduruk altına almak isteyenler ve hatta ve özellikle haçlı seferleri.. tümü arkalarında toplu ölümler bırakarak yürümüştür.
Bizim atalarımız, kesinlikle kimseyi öldürmedi diyemezsiniz. Fetihler daima, çoğunluğun acıları üzerine kurulur.
İşte bu nedenle, objektif bakabilenler, "savaşlarda ölümler olur" der. İşte bu nedenle "savaşa hayır!" der.
Sonuç olarak, bir Türkiyeli, objektif bakmaya çalışıp da yüzüne gözüne bulaştıran biri, evrensel değerler sıralamasında - bunu kabul etmeliyiz - bir değer kabul edilen Nobel ödülünü almış. Bize de yorum yapması kalmış.
Sevgili Ömer'in gönderdiği Ahmet Taner Kışlalı'nın yazısını okumuştum. O zaman da sinirlenmiştim, bugün de sinirleniyorum. Sinirlenmem Sayın Kışlalı'ya değil, yanlış anlamayın, yine Pamuk'a ya da okur/yazar dünyasındaki iki yüzlülüklere...
Kızsam da sinirlensem de ve hatta köpürsem de, gerçekleri değiştiremem.
Ama bilmeme kimse engel olmaz, bilirim, bilmeye çalışırım.
Not: Sivil Örümceğin Ağında adlı kitabı okumaya çalışıyorum bugünlerde. Tırnaklarımın diplerinde yenmedik yer kalmadı. Komplo teorileri üzerine çalışmak isterseniz tavsiye ederim. Pamuk da nasibini almış gibi görünüyor.
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home