Cuma, Ekim 13, 2006

Nooobel

Dünyaca ünlü şu yazarlar bugüne değin Nobel alamadılar : Anna Ahmatova, Jorge Amado, Antonin Artaud, Georges Bataille, Maurice Blanchot, Jorge Luis Borges, Bertolt Brecht, Paul Celan, René Char, Anton Çehov, Hugo Claus, Joseph Conrad, Julio Cortázar, Jacques Derrida, Theodore Dreiser, Lion Feuchtwanger, Robert Frost, Hans-Georg Gadamer, Graham Greene, Aldous Huxley, Henrik Ibsen, James Joyce, Nikos Kazancakis, Arthur Koestler, D.H. Lawrence, William Somerset Maugham, Sándor Márai, Arthur Miller, Yukio Mishima, Alberto Moravia, Robert Musil, Vladimir Nabokov, George Orwell, Fernando Pessoa, Ezra Pound, Marcel Proust, J.D. Salinger , Gertrude Stein, Wallace Stevens, August Strindberg, Leo Tolstoy, Arnold Toynbee, Marina Tsvetaeva, Mark Twain, Franz Werfel, Thornton Wilder, Tennessee Williams, ve Virginia Woolf. Ama İngiliz Devlet Adamı W. Churchill’e (1874-1965), 1953 yılında nedense Nobel Edebiyat Ödülü verilmiş. Hem de sadece özlü sözleri ve anektodlarıyla bilindiği halde. Geçen yıl ödül kazanan İngiliz oyun yazarı, senarist, şair Harold Pinter’in Ilk demecini biliyor musunuz peki? “ Ödülü siyasal duruşum nedeniyle aldığımı biliyorum. Ama Orhan’a neden verilmediğini anlayamadım.” demişti. Akademi Genel Sekreteri Engdahl ise ödülün bu yıl Pamuk’a verilmesinde siyasal tutumunun etkili olmadığını söyleyip sonra da şunları eklemiş: “Pamuk kendi ülkesinde tartışmalı bir kişilik, ama ödülümüzü alanların hepsi böyle.”. Akademi neye vermiş ödülü: “Yaşadığı kent İstanbul’un izlerini sürerken, kültürlerin birbiriyle çatışması ve kaynaşmasının simgelerini buldu” ğu için. Orhan Pamuk, ne kadar para alacak? Bir milyon otuz yedi bin dolar. Bahis sitelerinde Orhan Pamuk Nobel’i alır diyerek kazananlar kimler? Fransızlar ve Ermeniler. CNN canlı yayınında Orhan’ın romancı kimliğiyle ve kitaplarıyla ilgili soru soruldu mu? Hayır. Ödülün isim babası Alfred Nobel’in aslında dinamitin ve dumansız barutun mucidi olması nedeniyle ödülün bu kadar yankı yapması mümkün mü? Espri olarak evet. Bir TV kanalında yapılan oylamada, oylamaya katılanların yüzde kaçı, ödülün edebi nedenlerle verildiğine inanıyor. Yüzde biri. Eurovison Şarkı Yarışması’nda kazanmamız Türkiye’de müziği bir yere getirdi mi? Hayır. Nobel Edebiyat Ödülü, Türk edebiyatına da verilmiş olabilir mi bir yönüyle? Türk Edebiyatı bu sayede sıçrama yapacak mı? Hayır. Ödülün Fransız Meclis’inin malum yasayı kabulüyle aynı gün ilanı, unutulacak mı? Hayır. Edebiyatla siyasetin karıştırılmaması gerektiğini söyleyenler, siyasetten bağımsız bir edebiyatın tanımını yapıyorlar mı? Hayır. Orhan, kendi inandığı siyasal gerçekleri dile getirmekten kaçınmazken Fransa’daki akla ziyan yasayla ilgili olarak da konferanslara katılıp karşı çıkacak mı? Sanmam. Peki bizler akılla duyguları, araştırmalar ve belgelerle yani bilgiyle fikirleri, aşırı sevinçlerle aşırı üzüntüleri dengelemeyi becerebilecek miyiz bir gün. Belki... Yukardaki cümle ve soruların arasındaki bağlantıları kendimiz kurup, yorumlayıp kendi fikrimizi oluşturduğumuz gün ise evet!
Tarihi tarihçilerle değil yasalarla belirleyenlere, benden sonuna kadar hayır. Çifte standartçılara hayır. Amaca giden yolda her yol mübah diyenlere de...

6 Comments:

Blogger Tayfun Kısacık said...

Söylemek isteyip de toparlayamadıklarımızı söyleyebilenlere usta deniyor. İşte o ustaları da bir solukta okuyorsun. Metnin uzunluğu ya da kısalığı hiç önemli olmuyor.

13 Ekim, 2006 18:39  
Blogger Nurettin Yay said...

Yüzdeler, Eurovision'da şarkılar, dumansız barutlar, Fransızlar, bahisler, Orhan Pamuk mu tartışmak istediğiniz Nobel Ödülü mü kestiremedim.

Orhan Pamuk'u ben şimdiden alkışlayanlardan olayım bari.

13 Ekim, 2006 19:57  
Blogger Eda Çizioğlu said...

Bütün bunlar Orhan Pamuk'un iyi bir yazar olduğu gerçeğini değiştiriyor mu?

Orhan Pamuk'un Nobel'i aldığı açıklandığından beri meşhur cehennem fıkrası geliyor aklıma. Türklerin kazanının başına bir zebani yerleştirmeye gerek yoktur. Nasılsa dışarı çıkmaya çalışan biri olduğunda kazandakiler onu içeriye çeker.

13 Ekim, 2006 22:49  
Blogger Melih Cılga said...

Gizli milliyetçilik, neyi iyileştirdiğini kendisi bile unutmuş eski tarihli bir ilaçtır, düşüncesindeyim... Komplo teorilerini fazla önemseme eğilimi de, bu eski ilacın yol açtığı yaygın hastalıklardan birisi bugünlerde...

Orhan Pamuk, bizden biri olduğu halde bize dışarıdan bakabildiği için iyi bir edebiyatçı...

Bugün tam olarak ihtiyaç duyduğumuz şey de böyle bir bakış açısı bence...

13 Ekim, 2006 23:28  
Blogger Oğuzhan Akay said...

Yaşayan en büyük Türk şairi F. Hüsnü Dağlarca diyor ki, Cumhuriyet'e verdiği demeçte: "... Nobel bir propagandadır. Bir siyasettir. Nitekim, kimileri Nobel'i edebiyatlarına bir saldırı saymaktadırlar. Reddetmektedirler. Nobel günümüzde kapalı bir satın almadır. Durup dururken Mısır'a verilmekte, o güzelim edebiyat binek konmuş aşureye benzetilmektedir. Nobel almanın almamanın bir ölçüsü saptanmış mıdır? Hayır. Ölçüsü olmayan armağanlar siyasettir."
Reklamcı olmanın ötesinde bir edebiyatçı olarak, Pamuk'un tüm kitaplarını okumuş bir okur kimliğiyle ben de şunu söyleyebilirim: Pamuk, Türk edebiyatı içinde de vasat bir yazar. Nobel alması bu gerçeği değiştirmez. Kendi adına istediği kadar sevinebilir, hakkıdır. Amacına ulaştığı için...
Akademi'nin değerlendirmesi, neredeyse sadece otobiyografik kitabını (İstanbul) kapsıyor ve edebiyat adına inandırıcı değil.
Soljenitsin de Nobel aldığında SSCB halkları tarafından onaylanmamıştı. Bu gün de sevgiyle bakılmıyor...

Dünyanın her yerinde düşünce ve fikir özgürlüğünün olmasından
yanayım. Ülkemizde de...
Ama siz evinizde olan biten her şeyi başkalarıyla ne kadar paylaşıyorsunuz bir düşünün...

Alkışlamadan önce de, bunun Coca Cola Light reklamı olmadığını bilmek gerek!

16 Ekim, 2006 13:37  
Blogger Nurettin Yay said...

Ortada bir ödül olunca, alkışlayanların ve eleştirenlerin olması çok doğal.Konu edebiyatsa fikir ve kalem her şekilde saygıyı hak ediyor.

16 Ekim, 2006 17:07  

Yorum Gönder

<< Home