Salı, Ağustos 15, 2006

İsmet Berkan'ın bugünkü yazısı : Mehmet Ağar reklamları...

İsmet Berkan Radikal'deki köşesinde bugün Mehmet Ağar reklamlarını yazmış. Bir yerinde şöyle diyor :

"Film, aslında bir İsrail halk şarkısı olan ama zamanında Ayten Alpman'ın sesinden hepimizin ezberlediği 'Bir Başkadır Benim Memleketim' şarkısının (herhalde telif ödememek için) yapılmış farklı bir düzenlemesi eşliğinde başlıyor. Şarkının üzerine de şehit cenazeleri vs. görüntüler düşüyor. Sonra Mehmet Ağar'ın sesi geliyor ve öyle gidiyor film. Benim sorum şu: Şehit cenazesini reklamda kullanmak ne kadar ahlaklı bir şey acaba?"


Ne diyorsunuz ? İsterseniz yazının bütünü okuyup, Mehmet Ağar reklamının kendisini de seyredelim. Sonra da tartışalım.

Kimseyi koşullandırmak istemem ve herhangi bir görüşü de savunmuyorum ama, hatırlayacaksınız yakın dönemdeki bir PO reklamında İstiklal Marşının kullanılması da benzeri tartışmalara yol açmıştı.

6 Comments:

Blogger Bülent Şentay said...

Irkçı milliyetçilik ve duygu sömürüsü yapılmadığı sürece reklamlarda İstiklal Marşı da kullanılabilir, şehit cenazesinin görüntüleri de diye düşünüyorum. Ama hassas bir konu elbette. Reklamveren de, reklamcı da aşırı özenli ve etik davranmalı. Ayarı çok ince yapmalı.

16 Ağustos, 2006 12:16  
Blogger Erçin Sadıkoğlu said...

ne yorum yapsam aklım beni diğer tarafa çekiyor. Kullanılmamalı desem, neden kullanılmasın ki geçiyor içimden. Kullanılabilir çünkü... diye başlasam da kullanılmamalı geliyor aklıma hemen.

Çok özenli davranılması gereken hassas konular işte.
Ama sanırım ancak kullanıldıktan sonra övebilir ya da yerebiliriz, kullanım şekline göre. Önceden bir yargıya varmanın, varmaya çalışmanın garip kaçacağını düşünüyorum.

Ama yine de suistimal edilmemesi koşulu ile kullanılabilir diyorum.

16 Ağustos, 2006 16:33  
Blogger Tunç Balaban said...

Öncelikle DYP'nin yaptığı iletişimin çok etkili olduğunu söyleyebilirim. Tam manasıyla "damar" bir film. O ideolojiye yakın insanların rahatlıkla etkilenebileceğini düşünüyorum. Filmdeki polis cenazesi. Mehmet Ağar eski bir emniyetçi olduğu için o görüntüleri kullandığını ve "ben sizdenim" mesajı verdiği görülüyor. Asker cenazesi de kullanılabilirdi. Ayrıca Türkiye'de bu iş sömürü üzerine kurulduğu için, milliyetçilik ve din unsurları her zaman ön planda olacaktır. Sanırım bu ülkenin insanları da bunları görmek istiyor.

18 Ağustos, 2006 23:02  
Blogger Erçin Sadıkoğlu said...

Duygusallık eskiden beri pirim yapmaz mı ülkemizde... Filmlerin kalitesinin, gözyaşlarıyla ıslatılan mendil hesabıyla ölçüldüğü zamanları biliyorum anneannemlerden...

21 Ağustos, 2006 11:54  
Blogger Ersin Pekin said...

Öncelikle siyasal iletişimin, ürün ve hizmet reklamlarından ne kadar büyük çaplı olduğunu düşünmek lazım. Evet, etik her ikisi için de bir zorunluluk, ama bir siyasal iletişim kampanyasında söylediğiniz en basit kelime bile milyonların hayatını doğrudan etkileyecek güce sahiptir. Ve o güç sizi rakiplerinizin önüne taşır. Tıpkı 1988’de George Bush’un Roger Ailes imzalı “Revolving Door” kampanyasının tek başına Dukakis’i devirmesi gibi.

Siyasal iletişimde çoğu zaman reklamdan çok işin uygulama kısmının eleştirilmesi gerektiği kanısındayım. Bu doğrultuda Mehmet Ağar gibi milliyetçi bir lider adayının şehit cenazeleri odaklı bir iletişime gitmesini, ahlaki açıdan doğru bulmasam da, kendisi için doğru buluyorum. Ama göreceksiniz. Seçimler sonuçlanınca Ağar arzuladığı başarıyı kazansa dahi şoven-milliyetçi söylemlerini sürdürecek, ama iş uygulamaya geldiğinde meclisten apar topar geçirilen yasa ve kararnamelerin ötesine geçmeyecektir.

Dün tüm bunlar zihnimde seyrederken Kadıköy Rıhtım’da CHP’nin iletişim çalışmalarını inceleme fırsatı buldum. Her zamanki gibi Türkiye Cumhuriyeti’ne sahip çıkan söylemleri vardı. Buraya kadar her şey normal. Ancak 17 Ağustos sebebiyle olacak, CHP’nin deprem üzerinden yeni bir iletişime gittiğini görmek beni biraz şaşırttı. Tam da burada konuşulanların üstüne. Sergi panoları Marmara, Düzce, Bingöl depremlerinin ulusal gazetelerdeki yankılarıyla süslenmişti. Dönemin hükümetleri ve yerel yöneticileri bu şekilde eleştiriliyordu. Gazetelerde, Ağar reklamlarından pek farkı olmayan, iç burkan kareler mevcuttu.

Ağar için söylediklerimi Baykal için de tekrarlayacağım. Bu tarz görüntülerin, seslerin (PO) halkı-hedef kitleleri deyim yerindeyse damardan yakaladığı açıktır. Bence böyle bir iletişimin ardından sözünüzde duruyor ve vaatlerinizi gerçekleştiriyorsanız görüntülerin etik değerlendirmesi pek de insanları ilgilendirmeyecektir. Ancak Türkiye’deki siyasal kirlenmeyi düşündüğüm zaman bunun böyle olmayacağını çok iyi biliyorum.

Bakalım, CHP’nin deprem odaklı iletişiminin ömrü Ağustos sonunu görecek mi? Ya da CHP seçim sonrası deprem konusunu masaya getirecek mi?

23 Ağustos, 2006 10:26  
Blogger Ahu Serap Tursun said...

Toplumda değinilmesi gerekilen konular varsa elbette ki etkili olmak için görsel kullanılmalıdır. Bizler toplum olarak acılarını, yaşadıklarını çok çabuk unutan hatta silebilen bir toplumun bireyleriz..Elbette gelişim için zihin bardaklarımızı gereksiz bilgilerden sıyırmak, yeni bilgilere yer açmamız gerek. Ancak tüm yaşantıyı değiştiren kilit olaylara sırt çevirmemeli ve bu olayları unutturmaya çalışanlara karşı sesiz kalınmamalıdır. Kadercilik adı altında yaşananlara sırt çevrilmesini kabul edemiyorum bir türlü

Son olay İzmir’in tatil beldesi Karaburun’da yaşandı. Tatilcileri bir süredir bakışlarıyla ve sözleriyle taciz eden gericiler, sonunda fiziksel saldırıya da geçti. Ve Cumhuriyet’e karşı yapılan bu saldırı, sanki hiç yaşanmamış gibi dillendirilmiyor. Hatırlatmak ve sahip çıkmak gerek. Siyaset, kendi çizgisinde var olanı aktarmalıdır. Ama bunu yaparken bazı gerçekleri de hasır altı etmemelidir.Bu aktarımın sadece işleyişi irdelenmelidir.

Töre cinayetleri, yobaz saldırıları, eğitim eşitsizliği, devlet kurumlarında siyasi kadrolaşma, kadına yapılan zorbalıklar, banka vurgunları, sokaklarda ki unutulmuş çocuklar, büyükleri uygun bulmadığı için erkeklerin yardımı istenmeyip göz göre göre boğulan kadınlarımız, kızlarımız ve daha niceleri de vurgulanmalı siyaset kulvarlarında. Ve eğer değiştirecekse bu dünyanın vurdumduymaz sistemini, görselleriyle yer almalı görebileceğimiz her yerde. Çünkü bizler çabuk unutan, sırt çeviren bir toplumun bireyleriyiz.

24 Ağustos, 2006 03:09  

Yorum Gönder

<< Home