Pazartesi, Nisan 24, 2006

Mihrimah

Taksim'de Mihrimah Sultan diye bir yer var; sadece ismi bile oradan hoşlanmam için yeterli. İsmi dışında da oldukça sevimli ve rahat bir yer. Dün oradaydım, bir güzelliğini daha gördüm. Türk kahvesiyle birlikte su getirme adeti vardır ya; onlar da su getirdiler elbette. Nefis bir su bardağıyla! Şımarık bir insan evladı olduğum için bardağın benim olmasını istedim. Bu isteğimi nazikçe dile getirdim, onlar da beni nazikçe yetkiliye yönlendirdiler. Şimdi çok güzel bir su bardağım var! Çocuklar gibi şenim adeta!

Laf arasında Mihrimah Sultan'ın da reklamını yapmış oldum. Hak ediyor ama. :)

5 Comments:

Blogger Murat Kaya said...

Orayla ilgili bir anım var.
Anlatayım.
Soran olmadı ama, olsun:)

Bir gün, iki kişi gittik oraya oturmaya. Sakin bahçesini seviyordum. Ayrıca kış günleri içerisi de oldukça sıcak gelirdi bana.
Girmeden önce, "kredi kartı geçiyor değil mi" diye sorduk. "Elbette geçiyor buyrun" dediler.

Üzerimizde neredeyse hiç nakit yoktu. Oturduk. Kredi kartlarımıza güveniyoruz ya. Yedik içtik. Neyse sıra ödemeye geldi. Kasaya geçtik.

Benim kredi kartımın manyetiği arada bir arıza yapıyordu. İki-üç defa geçirdiler ve "çalışmıyor bu kart" dediler. Ama suratları asıldı. Benim de canım sıkıldı çünkü bir market kasiyeri bana bu tip durumlarda yapılması gerekeni öğretmişti. Çok basit; bir bant alıyorsunuz ve manyetik kısmın üzerine yapıştırıp pos'tan geçiriyorsunuz. Çalışıyor.

"Bantınız var mı acaba" dedim. Asık suratlarıyla bir bant verdiler. Ben bir müşteriyim, zaten yeterince utanmışım ve o "paramızı ver, yoksa hiç girme" bakışları beni daha da rahatsız etti.

O sırada, "Bu kart birazdan çalışacak, hesabı ödeyeceğim ve bir daha suratımı asla göremeyeceksiniz" dedim.

Bantı takınca kart çalıştı ve oradan ayrıldım. Yüzlerindeki ifadeyi hayatım boyunca unutamam. Orada öylece, yiyip, hesabı ödememek için bahane uyduran insanlar gibi muamele görmek hiç hoşuma gitmemişti. Böyle bir muamelenin kimsenin hoşuna gideceğini de sanmam.

Böylece kapatmıştım Mihrimah Sultan defterini.

Bunu da anlatayım da, başınıza gelirse benzer bir durum, bant isterken surat ifadelerine bir bakın.
Bence hiç hoş değil.

Anlatayım bu hatıramı dedim.

24 Nisan, 2006 23:10  
Blogger Nokta Çelik said...

Nerede burası?

25 Nisan, 2006 16:23  
Blogger Murat Kaya said...

Web sitesi bile var.

Tünel'e giderken, Asmalı Mescit'in girişine doğru geldiğinde, soldaki bir sokağın içinde kalıyor. Sokak ismini hatırlayamıyorum. Ama tam o sokağın karşısında MHP ilçe başkanlığı binası var.

Tarif nasıl ama? :)

25 Nisan, 2006 20:35  
Blogger Murat Kaya said...

Kumbaracı Yokuşu imiş :)

25 Nisan, 2006 20:36  
Blogger Murat Kaya said...

Ekşi sözlükte de yazılmış zaten.
http://84.44.114.44/show.asp?t=mihrimah+sultan

Garsonların davranış şeklini yazan, vallahi ben değilim.

25 Nisan, 2006 20:41  

Yorum Gönder

<< Home