Cuma, Ocak 20, 2006

Üstadım Tansu M.Gülaydın da gelmiş, ne iyi etmiş, hoşgelmiş. Sağol Haluk, bu çocuk yeni bir renk daha katacak deftere.

Bugünlerde ben de eskileri karıştırıyordum. Sevgili Haluk'un anıları da iyi denk geldi.

Galiba eskiden daha lezzetli, daha duru, daha naif işler yapılıyordu. Metin üzerinde bin dönüyorduk, grafik daha titiz oluyordu, bu mac çılgınlığı da yoktu. İşlerin kimin yazdığını, kimin tasarladığını daha çabuk farkederdik. Tüketim bizi de tüketti sanki.

Şimdiki çocuklar bize göre daha çılgın, daha özgür ve çok daha teknolojik, evet. Ama ben niye eskiden aldığım lezzeti, şimdi daha az alıyorum?

Eskisi kadar reklam izleme manyaklığım da kalmadı. Zaten gazetelerden nefret ediyorum, eskisi gibi de okumuyorum. Tamam, bu davranışımı eleştiren çok ama bu benim seçimim. Ama toplumun gidişini okumadan da biliyorum.

Ara ara denk geldiğimde izlediğim ya da okuduğum reklamlara bakıyorum, etkilendiğim ve yapanın, yaptıranın eline sağlık dediğim de pek yok. Hatta "yeter be, bu kadar da olmaz ki!" dediğim de pek çok.

Yahu, bu herkesin dilinde pelesenk ettiği "kalite" nerede? Bu kadar mı yitirildi bu meret. Reklamverenleri mi kesmeli yoksa bizimkileri mi?

Hobaaa, bu kadar da olmaz diyeniniz çıkacaktır kuşkusuz. Ama gerçekten böyle düşünüyorum.

Biz eskiden eskiden, su içerdik testiden edebiyatı gibi oldu ama böyle...Ham leblebi diyorum bu işlere, karın ağrıtıyor çünkü, yapan adına ben sıkılıyorum.

Hadi gençler, bunun şekerlisi var, iyi kavrulmuşu var, çifte kavrulmuşu var, hadi...

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home