Bu post'u okumak için bile vakit gerekiyor...
Sevgili Ortak Seyir Defteri (Favorilerim arasına eklediğim zaman "Reklam Yazarlarının Ortak Seyir Defteri" hali ile kaydolmuş) ...
Girişimi yeniden yapayım.
Sevgili Ortak Seyir Defteri,
hem eski bir post'u hatırlatacağım, hem de yeni bir post "çizmiş" olacağım (Sayın Önder Öncel'in post'undan ilham aldım:)
Ekim 2005 girişlerinden bir tanesinde Sayın Erçin Sadıkoğlu ne okuyup/yazdığımızı sormuştu. Comment'lere bakarak (haydi yorumlara diye düzelteyim kendimi) Sayın Ayşe Tüzel'in "Anketlere bayılıyorum" notuna bayılmıştım. Sevgili Ayşe Tüzel'den yeni "anketler" yapmasını da bekliyorum hala.
Bu eski post'u hatırlamak idi.
Yeni post.-
"Yazanlar" okumuyor mu acaba? Bunu kendimde de gözlemliyorum. Mesleğe ilk başladığım zamanlar en ufak boşlukta bile kitaplarımı açar sanki birileri beni sınav yapacakmış gibi okurdum. Eve dönerken otobüste, ajansta lavaboda.. Açıkçası her yerde ve her zaman okurdum. Fakat zaman ilerledikçe okumaya "vakit ayıramaz" mı oluyoruz yoksa "biz zaten biliyoruz bunları" mı diyoruz?
Şu anda arkamda, önümde, sağımda, solumda birikmiş kitaplar -Allah korusun- bir deprem sırasında üstüme yıkılsa kalıcı hasar verebilecek kadar çoğaldı. Hepsi beni bekliyor. "Nerede eski günlerim?" diye hayıflanıyorum onları mahzun gördükçe.
Acaba sizlere de aynısı oluyor mu? Sektör dergileri bile "okunmak üzere" birikiyor mu etrafınızda?
George Orwell'in Aspidistra'sını okumaya başladım geçen gün. Reklamdan nefret eden bir metin yazarının hayatını okuyorum. Bir süredir Ortak Defter'e bu konuyu sormak istiyordum. Yaşca bizden büyük olanlar belki gençliklerinde okumuşlardır bu kitabı. Peki ya "Türkçe'deki ilk baskısına denk gelen" bizler yani genç kuşak?
Yoksa GSM'ciler insanları gerçekten "iletişime" kavuşturdu mu? Hani bu kadar çok konuşabiliyorsak iletişim de sağlanmıştır ve belki okumaya gerek kalmamıştır artık. SMS'ler hariç.
Girişimi yeniden yapayım.
Sevgili Ortak Seyir Defteri,
hem eski bir post'u hatırlatacağım, hem de yeni bir post "çizmiş" olacağım (Sayın Önder Öncel'in post'undan ilham aldım:)
Ekim 2005 girişlerinden bir tanesinde Sayın Erçin Sadıkoğlu ne okuyup/yazdığımızı sormuştu. Comment'lere bakarak (haydi yorumlara diye düzelteyim kendimi) Sayın Ayşe Tüzel'in "Anketlere bayılıyorum" notuna bayılmıştım. Sevgili Ayşe Tüzel'den yeni "anketler" yapmasını da bekliyorum hala.
Bu eski post'u hatırlamak idi.
Yeni post.-
"Yazanlar" okumuyor mu acaba? Bunu kendimde de gözlemliyorum. Mesleğe ilk başladığım zamanlar en ufak boşlukta bile kitaplarımı açar sanki birileri beni sınav yapacakmış gibi okurdum. Eve dönerken otobüste, ajansta lavaboda.. Açıkçası her yerde ve her zaman okurdum. Fakat zaman ilerledikçe okumaya "vakit ayıramaz" mı oluyoruz yoksa "biz zaten biliyoruz bunları" mı diyoruz?
Şu anda arkamda, önümde, sağımda, solumda birikmiş kitaplar -Allah korusun- bir deprem sırasında üstüme yıkılsa kalıcı hasar verebilecek kadar çoğaldı. Hepsi beni bekliyor. "Nerede eski günlerim?" diye hayıflanıyorum onları mahzun gördükçe.
Acaba sizlere de aynısı oluyor mu? Sektör dergileri bile "okunmak üzere" birikiyor mu etrafınızda?
George Orwell'in Aspidistra'sını okumaya başladım geçen gün. Reklamdan nefret eden bir metin yazarının hayatını okuyorum. Bir süredir Ortak Defter'e bu konuyu sormak istiyordum. Yaşca bizden büyük olanlar belki gençliklerinde okumuşlardır bu kitabı. Peki ya "Türkçe'deki ilk baskısına denk gelen" bizler yani genç kuşak?
Yoksa GSM'ciler insanları gerçekten "iletişime" kavuşturdu mu? Hani bu kadar çok konuşabiliyorsak iletişim de sağlanmıştır ve belki okumaya gerek kalmamıştır artık. SMS'ler hariç.
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home