Pazartesi, Kasım 28, 2005

Bir esinti

Bu düşünce hafta sonu Çapa'dan geçerken aklıma geldi. Hastaneler çeşitli birimlerden oluşuyor öyle değil mi? Kardiyoloji, nöroloji, dahiliye gibi bölümleri var. Adı geçen bu bölümlerin hastaları genellikle hastalık belirtilerini hissettikleri zaman randevu alarak hastaneleri ziyaret ediyorlar. Kontrol amaçlı veya belirtiye dayalı ziyaretler yapıyor bu bölümlere gelen insanlar. "Acil vak'alar" değil çoğu zaman o katta gezenler. Sağlıklı sayılırlar, aksayan bir kaç yerleri var sadece.

Ancak hastanelerin de en gerekli bölümleri "acil servisler" oluyor. Randevusuz girebiliyorsunuz o kapıdan içeriye. Gece-gündüz, hiç durmayan bir tempoda çalışıyorlar. Çünkü acil serviste, hız önemlidir.

Peki reklamcılık yalnızca "acil servisi" olan bir "hastane" midir? Nedense bu hastaneye gelen herkesin durumu acildir de.

Kapanmaya 3 gün kalmış. Belki de bu hastanın 3 gün sonra hastaneye bile ihtiyacı kalmayacak..

4 Comments:

Blogger Önder Öncel said...

Kesinlikle öyledir. Katalog basılacaksa mesela, bu kesin çok acildir. Çünkü tüm müşteriler bayilerin önünde günlerdir bu katalogları beklemektedir. İş biraz daha gecikirse halkın ayaklanması kaçınılmazdır. Üzerinizde böyle bir baskı yaratılır:) Siz süpersonik bir hızda işi hazırlar müşteriye gönderirsiniz. Şurasını da düzeltelim, burasını da düzeltelim, aa bu arada yeni bi ürün daha çıktı onu da koyalım, baskıydı şuydu buydu derken o iş gene bir hafta on günü bulur.

29 Kasım, 2005 10:26  
Blogger Murat Kaya said...

İşin nihayete ermesi ve basılması gene de bir "final" sayılır.
Peki ya onca çabanın ve vakit harcamanın sonunda "Hmm. Şey. Biz bu işi iptal edelim" derlerse? :)

29 Kasım, 2005 20:45  
Blogger Önder Öncel said...

İşle birlikte ben de iptal olurum. Reklam yazarı formumdan sıyrılıp, reklam azarı formuma geçerim...:)

30 Kasım, 2005 11:03  
Blogger Murat Kaya said...

Reklam hemşireleri hemen bir "sakinleştirici" iğne yapar. E acil servis değil mi burası?:)

30 Kasım, 2005 17:11  

Yorum Gönder

<< Home