Saplantılı Aşk
Reklamcılık saplantılı bir aşk/aşık gibiymiş. Bunu anladım.
Size zarar verdiğini bile bile onu delice seviyorsunuz.
Nereye giderseniz gidin, onu ne kadar terketmeye çalışırsanız çalışın, ne siz onun peşini,ne de o sizin peşinizi bırakamıyor.
Tıpkı, Erhan Ali'yle sohbetlerimizin birisinde Erhan'ın bana söylediği gibi:
"Damardan bir kere aldın mı bırakman imkansız."
Bu mesleğin bir kokusu olsaydı,
eminim o koku da Calvin Klein'in "Obsession"u olurdu!
6 Comments:
abartmayalım isterseniz şu "yalan" işi!
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Tam da 'saplantı' konusuna saplanmışken defterde görmek ilginç oldu.
Bu aralar taktım, obsesif mango kabuğuyum diye söyleniyorum ortalarda. Soyulmaktan korkuyorum, saplantı işte... :):):)
:P
"Nereye giderseniz gidin, onu ne kadar terketmeye çalışırsanız çalışın, ne siz onun peşini,ne de o sizin peşinizi bırakamıyor."
...ne....ne.. kalıbını kullandığımız cümlelerde yüklem olumsuz olmaz. ikincisi, yükleminiz ortaksa özne de ona göre kullanılmalı.
"Ne siz onu bırakabilirsiniz, ne de o sizi bırakır." desenize kestirmeden ve bu kadar kafa göz yarmadan.
Resme gelince, bu mesleğin kokusundan çok poposu olmuş bence.
Zaten abartarak yapılan "yalan" işi dillendirmenin neresi abartmadır.
Fikre bakmak lazım.
Biz reklamcılar, yapılan bir işin Türkçesinde veya görselinde devamlı hatalar aramaktan özden bazen çok uzaklaşıyoruz. Genel resmi göremiyoruz sonra...
Sevgili Çağlayan,
Burada yapılan "bir iş" yok. Bir konu hakkında görüş bildirmişsin. Özellikle bir hata araması da yapılmış değil, hata zaten bariz. Girizgahında "reklam Türkçesini kollama karakolu" da yazan Reklam Yazarları'nın Ortak Defteri'ne yazıyoruz hepimiz. Böyle hatalar görüldüğünde söylenmeli ki bir daha olmasın. Olayın özü bu.
Yorum Gönder
<< Home