Çarşamba, Temmuz 04, 2007

fotoğraf




Yazın etkisiyle deftere daha seyrek yazı eklenmesini fırsat bilerek sizlere yeni hobimden bahsetmek istiyorum.

Yaklaşık 6 aydır fotoğraf çekiyorum. Öncesinde böyle bir merakım da, isteğim de yoktu.

9 ay önce ajans içinde oda değiştirdim ve Kordon manzaralı bir pencere kenarına yerleştim. Bu değişiklik birçok açıdan olumlu olarak yansıdı bana.

Açıkta demirlemiş gemileri, çimlerde oturup gitar çalan gençleri, ufka yaklaştıkça bir renk cümbüşüne dönen güneşiyle sürekli devinen bir görsel şölen gözümün önündeydi. Elim ister istemez ajansın fotoğraf makinesine uzandı. Arada pencereden çekimler yapmaya, öğle tatillerinde yürüyüşe çıkıp, her gördüğüm kare için 4–5 kez deklanşöre basarak, fotoğrafı deneme-yanılma yöntemiyle keşfetmeye başladım.

Çektiğim onlarca kare içerisinden 1-2’si idare edecek durumda oluyor, diğerlerini ise hiç mi hiç beğenmiyordum. Beğeni seviyesini gözetmeden hepsini saklıyor, art direktörüm Salih Bergin’in engin fotoğraf bilgisinden yararlanıp, her karedeki yanlışımı öğrenmeye çalışıyor, önerilerini uygulamaya gayret ediyor, olmayınca da, “Nasıl olsa benim işim yazıyla, bu yeni bir dil öğrenmek olsa olsa benim için.” rahatlığına sığınıyor, iddiasızca devam ediyordum fotoğrafla ilgilenmeye.

Sonra bir fırsat yaratıp, kompakt bir makine edindim. Artık fotoğraf makinesiyle dolaşmaya başladım sürekli. Hayatın, gündelik yaşamın içine gizlediği kareleri görüp, zihnime yazmak yerine, hemen deklanşöre basıp, farklı bir açı denemeye bakıyordum.

Küçük ama marifetli fotoğraf makinesiyle zaten detay fotoğrafları çeken sevgilim ve ben, hafta sonları vosvosumuza atlayıp, İzmir çevresinde gezerek, ne görürsek çekerek dolaşmaya başladık bu süreçte. Baharla birlikte doğanın uyanışını, insanların bahara eşlik edinişi görüntüledik.

Bir fotoğraf blogu kurduk sonra. Bu konuda hevesli dostlarımızın da katılmasıyla küçük, amatör ama paylaşmaya dayalı bir fotoğraf grubu olduk.

Süreç böyle ilerlerken, fotokritik adlı siteyle tanıştım bir ay önce. Burası amatör ya da profesyonel fotoğrafla ilgili insanların buluştuğu bir platform. Üye olup beni etkileyen kareleri incelemeye, etkilendiğim şeyin ne olduğunu araştırmaya ve benzer bir bakış açısını, tekniği benim kullanıp kullanamayacağıma bakmaya başladım.

Sitede gördüklerimin ışığında, fotoğrafın sanat kısmı konusunda cahil, teknik ve ekipman anlamında ise zır cahil olduğum ortaya çıktı. Bilgilenmek için, sitede yer alan forum bölümünden, fotoğraf makineleri ve objektif seçenekleri, bunların elde edilen kareye etkileri üzerine okumaya başladım.

Kadraj nasıl oluşturulur? Nelere dikkat etmek daha iyi bir sonuç almaya götürür? Netlik nasıl elde edilir? Hareketli objelerin çekiminde nelere dikkat edilmeli, detay fotoğrafı üzerinde çalışırken, sade bir arka plan nasıl oluşturulabilir?

Ve tabi ki ışık... Soruların ucu bucağı yok hala. Ama fırsat buldukça internette araştırıp, bilenlere sorup duruyorum, 5 yaşındaki bir çocuğun merakıyla.

“Şimdi süper fotoğraflar çeken bir usta oldum.” gibi bir yere gitmeyecek bu yazı. Henüz çok başındayım yaşadığım sürecin. Emek vermeye hazırım, hevesliyim diyebilirim sadece.

Elimde bir fotoğraf makinesiyle şehrin sokaklarında yürümek, tanımadığım biriyle selamlaşıp iki kelime ettikten sonra fotoğrafını çekmek için izin istemek, çektiklerimi paylaşmak onunla, gülümseyerek ayrılmak yanından… Bir mesai günü sonrasında çok rahatlatıyor beni.

Heves, devam etmeyi sağlayan güçlü bir içsel motivasyon. Orta vadede planlarımı oluşturdum, kararlarımı verdim. Bir sonraki aşamada hangi ekipmanı tercih edeceğimi, fotoğrafçılıkta hangi alanda ilerlemek istediğimi biliyorum artık.

Gezi ve enstantane (özellikle de kuş) fotoğrafları da ilgimi çekmekle birlikte fark ettim ki; şehrin içinde dolaşmayı, bir köşeye sinmiş ayrıntılara, gündelik yaşamın ilk bakışta dikkati çekmeyen güzelliklerine odaklanmayı seviyorum. Gördüğümü, istediğime daha yakın elde edebilmek, her işte olduğu gibi çalışmak, denemek ve yanılmaktan geçiyor korkmaksızın.

Elinde tuttuğu kalemle işini yapan, gözünde tuttuğu fotoğraf makinesiyle rahatlayan birine dönüşmeye başladığımı paylaşmak istedim siz ortaklarla.

“Bu kadar paylaşmışken fotoğraf hevesimi, çektiğim bir resmi paylaşmamak olmaz.” diyerek bir örnek veriyorum defterde. Belki birlikte bir tavşan kanı çay içip fotoğraf konuşuruz bir gün belli mi olur…

4 Comments:

Blogger Maksude Kılınç said...

Çektiğin fotoğrafı çok beğendim. Sevimli bir yaramazlık ile hüznü içinde barındırıyor.

Evet fotoğraf konuşmak keyiflidir, içinde anlamlı kelimeler barındırıyor ne de olsa.

Eline sağlık ve devam...

04 Temmuz, 2007 16:17  
Blogger Okan Akan said...

Desteğiniz için çok teşekkür ederim Maksude Hanım. Bir gün o dizi dizi bardakları fotoğraf konuşurken oluştururuz umarım. Nasıl olsa bardakların durduğu yeri biliyoruz ikimiz de:)

04 Temmuz, 2007 16:30  
Blogger Tunç Balaban said...

Maksude Hanım arkadaş yeni galiba...

04 Temmuz, 2007 20:54  
Blogger Okan Akan said...

Bazı şeylerde yeni, bazılarında eskiyim Tunç Bey. Herkes gibi.

Daha açık yazarsanız sevinirim.

04 Temmuz, 2007 21:36  

Yorum Gönder

<< Home