Perşembe, Aralık 21, 2006

Eleştirinin Böylesi

Son bir yıldır ne Reklam Yazıları'na yazasım, ne de
yeni yeni türeyen-üreyen reklam eleştirisi blog'larını
okuyasım gelmiyor.

Neden mi?

Çünkü, o kadar yavan, sıradan, seviyesiz ve anlamsız yorumlar yapılıyor ki,
artık yapılan yorumların katkı sağlamasını geçtim,
o yorumlar ortaya koyulan işin arkasındaki emeğe ve kişilere
yapılan saygısızlığa-hakarete kadar gidiyor.

Kimisi işin reklam yazarından bodozlama konuya dalıp ajans başkanından çıkıyor.
Kimisi de, "hey kreatif direktör, yerinde ben olsaydım, o yaptığınız işi var ya o yaptığınız işi, ortaya dahi çıkarmazdım" diyor.

Yahu, bugun Akbank Neo reklamına yorum yazan birisi "ajansın ajans başkanı, kreatif direktörü eleştirimi bir de canlı canlı benden dinleyin!" diyerek telefon numarasını dahi verdi. Pes doğrusu!

Ben reklam yazılarına ilk girdiğimde üniversitede 2. sınıf öğrencisiydim. Ben ve benim gibi bu işe hevesli gençler olarak oraya yorum yazmaya
korkardık. Kendimize güvensizlikten değildi, yerimizi ve haddimizi bilmekti.
Ustalar ne yazmış, onlardan ne öğrenebiliriz diye girerdik.
Bin düşünür bir yazardık. Bu kadar porfesyoneller,
ustalar işi bilmiyor da bir tek biz mi biliyoruzdu.
Arkasında ne kadar emek vardı kim bilirdi.
Bilgisiz yorum olmazdı. Önce dinlemek okumak gerekirdi.

Biz reklam yaratıcıları mı bir yerlerde yanlış yapıyoruz acaba?
İşlerimize dolayısıyla bizlere yapılan bu
haksız eleştirilere daha sert bir duruşumuzun mu olması gerekiyor?
Çünkü, bu tür yıkıcı eleştirileri hiç birimiz ve hiç birimizin işleri haketmiyor!

5 Comments:

Blogger Melih Cılga said...

Telefon numarasını bırakmakla yetinmeyip "Hadi beni ikna edin, hodri meydan!" diyen o heyecanlı arkadaşın talihsiz yorumunu ben de okudum bugün ve açıkçası, aşırı özgüvenle fütursuzluk arasında gidip gelen o özensiz üslup karşısında epeyce ürperdim...

Elle tutulur hiçbir tarafı olmayan ve fena halde "geyik muhabbeti"ni çağrıştıran "iddialı tezleri" geçtim diyelim hadi, ama en azından, reklamcılara algı konusunda kitap okumalarını tavsiye eden o meslektaşımıza, kredi kartı olarak "algıladığı" Neo'nun aslında bir bankamatik kartı olduğunu hatırlatmakla yetineyim şimdilik...

21 Aralık, 2006 23:27  
Blogger Erkan Belen said...

Peki kim cesaretlendiriyor bu arkadaşları. Deneyimi ve bilgisi olmadan zıplayarak ortaya atlayan ve yapılan işleri küçümseyen genç beyinleri.

Mevcut reklamların yaratıcılık düzeyi mi (Bunları ben de yaparım mantığı), az maaş ama bol bol gaz veren patron mu, yoksa internetin özgür ortamı mı?

22 Aralık, 2006 16:38  
Blogger Maksude Kılınç said...

En popüler, en beğenilen, en kıskanılan, en kolay yapıldığı sanılan mesleğin genç yaratıcıları!

Yaratmak ve eleştirmek... Hiçbir zaman kaçamayacağınız iki gerçek işte! Yapamayan eleştirir bilmez misiniz? Kaldı ki, sorumluluğunu bilmeden, işini iyi yapmadan ortaya çıkan o kadar çok meslektaşımız var ki, bazen biz de içimizde kıyasıya eleştiriyoruz.

Bırakın bunlara takılmayı. İçlerinden sağlıklı ve aklı başında olan uyarıları alın, gerisini çöpe atın.

25 Aralık, 2006 11:31  
Blogger Yener said...

Reklam Yazıları'na üye olmama rağmen oraya ben de pek az yazıyorum ve Neo eleştirisini yazan arkadaşı okuyunca dayanamayıp bir eleştiri yazmıştım.
Sonra gruptaki var oluş amacımın bu fütursuz ve saygısız eleştirileri bir nebze de olsa engellemeye çalışmak olmasına karar verdim. Şimdi Reklam Yazıları'nı sadece bu amaçla tarıyorum.

27 Aralık, 2006 18:34  
Blogger Çağlayan İbiş said...

Bir yandan bu bloglarda olanlara kızarken diğer yanda da Maksude Hanım'ın sözlerine hak vermemek elde değil.

Sanırım Ezgi yener'in yaptığını yapmak artık en iyisi olacak.

05 Ocak, 2007 14:49  

Yorum Gönder

<< Home