Cumartesi, Haziran 11, 2005

Bir Kristal Elma daha...

Ömrümüzden bir Kristal Elma daha düştü gitti... Düşüp giden birkaç dostumuzu, iş arkadaşımızı anmayı niye akıl etmedi Dernek diye konuştuk Oğuzhan Akay'la. KEK (Kristal Elma Komitesi) yok muydu dedim; yoktu, sadece Kristal Elma şarkısı için çağırdılar dedi. Olsaydı orada konuşulurdu, Oğuzhan hatırlatırdı, eminim. Benim ise hiç mi hiç aklıma gelmedi atlanacağı doğrusu, sormadım ! Ne ayıp oldu.
Düşüp gidenleri buradan bari analım... Gani Turanlı'yı ben daha önce Ortak Defter'e yazmıştım. Melih Kibar'ı, Ali Tara'yı ise gelin hep birlikte yazalım diyeceğim yaşı tutanlarımıza. Bu konuda bari bir şeyler yazın, ne olur yahu !

3 Comments:

Blogger Oğuzhan Akay said...

Tabii kimsenin bu konuda duyarsız olabileceğini düşünmek bile istemiyorum. Ama benim jüride olduğum bir Kristal Elma'da, Lami Sesar'ın anısına
Jüri Anma Belgesi vermiştik. Daha önceki yıllarda da
sektörün yitirdiklerini anımsamıştık. Jüri de atladı belli ki bu yıl. Geçen yıl bu zamanlarda genç yaşta yitirdiklerimizden, can dostum, yaratıcı yönetmen, edebiyat ve hayat adamı Mehmet Günsür'ü de anmak istiyorum. Yitirdiklerimizi anmayı önemsiyorum.
Bunca yıl emek ver, sonra meslektaşların üç sözcükle bile seni anmasın...Ne kötü!

KEK'te zaman içerisinde, en eskiden bir tek Özgür ve Emine kaldı. 7-8 kişiden ikiye düştü. Bizler biraz da amatör heyecanla ve Kristal Elma'yı ayağa kaldırmak adına çok çaba gösterdik. 5-6 yıl KEK'te görev yaptım. kimseden teşekkür beklemedik, eden de olmadı pek.

Organizasyonda her zaman eksiklikler oldu, olacak.
Yarışma sonuçları hiç bir zaman beğenilmeyecek.
Ama reklamcıların yılda bir kez yapılan ve bu kez ekrana yansıyan gösterisini insanlara tanıtmak,
sektörün saygınlığını, yaratıcılığını, vakarını
yansıtmak adına ele geçen fırsatı iyi kullanamadık.
Kendi söküğümüzü dikemedik.
Güzellik Yarışması'na güzel seçememek gibi oldu
verilmeyen elmalar. Reklamverenlere, halka yanlış bir mesaj iletilmiş oldu. Bunu hak etmedi bu sektör.


Yaratamayan, eğlendirmeyi, eğlenmeyi, sevinmeyi, kutlamayı, paylaşmayı bilmeyen bir imaj yarattık.

Üzgünüm.

Not: İyi ki varsın Haluk!

13 Haziran, 2005 15:10  
Blogger Tayfun Kısacık said...

Reklamcılar canlı yayına kurban edildi diye dusunuyorum. Televizyonlarının basında olanlar ise beni kısa mesaj yağmuruna tuttular. Hepsi de aynı şeyi yazmıştı: "Bu ne biçim tören birşey izleyemiyoruz." Arka sıralardan (benim oturduğum yere göre arka sıra bendeniz 6. sıradan izledim tüm olup bitenleri) gelen haklı sitemi duyunca yalnız değilsin dedim kendime. Ustalar sahneye cağrılıyor, sonra dakikalarca ayakta bekletiliyor. Sektörün ustaları ayakta bekletilirken ödül alan film yarıda bırakılıp Üsküdar'a gidiliyor. Ödül vermeye gelecek olanlar sahneye gelmeyerek belli ki bir takım olaylara tepki koyuyor. Final gecesinden önce kimin ne ödül aldığı biliniyor. Sızdırılıyor. Gecenin bir anlamı heyecanı kalmıyor ya da sadece bu bilgiye ulaşabilecek kadar nüfüzu olmayan arkadaşlar heyecanlanıyor, ödül alacaklarını zannediyor. Bence onlar bu heyecanla sonsuz saygıyı hak ediyor.
Yüzlerce reklamcı canlı yayınlanan törene sadece figürasyon bazında katkıda bulunuyor. Kristal Elma her sana kan kaybediyor. 10 yıl önce sektöre girdiğimde beni çok ama çok heyecanlandıran bu ödül şimdi eski anlamını taşımıyor. Bu arada söylemeden geçemeyeceğim futboldan biraz anlayan herkes Fatih Tekke'nin görüntüsünün tekme yeme görüntüsü değil de gol kaçırma görüntüsü olduğunu biliyor. :)

13 Haziran, 2005 17:22  
Blogger Bülent Şentay said...

Ali Tara ve Mehmet Günsür'ü anmayı akıl edemeyen Kristal Elma "organizatörlerinin" Gani Turanlı ve Melih Kibar'ın adını daha önce duymamış olma ihtimalinin yüksek olduğunu belirtirsem, sanırım ne demek istediğimi daha iyi ifade etmiş olurum!

14 Haziran, 2005 11:49  

Yorum Gönder

<< Home