Siz tedavülde misiniz?
Hediye çeklerini değerlendirmek üzere mağazaya gidiyoruz. Farkediyoruz ki artık bizim için bir şey yapmıyor modacılar. Elimizde o kadar yorulmanın ve zaman harcamanın değmediği bir 'hiç'le evimize dönüyoruz.
Televizyonu açıyorum. Yok! Benim için yapılmış bir tek program, dizi yok!
Reklamlara bakıyorum, herhangi bir ürünün hedef kitlesi olmadığımı görüyorum. Reklamcılar ben beğeneyim diye film yapmamışlar. Ben de yapamıyorum zaten kendimin beğendiği işleri.
Haberlere bakıyorum. Beni sevindirecek hiçbir haber yok. ‘Güzel ve yalnız ülkemde’ kimse benim için bir şey yapmamış.
Benim için film çekmiyorlar artık. Albüm yapmıyorlar.
Metroda insanlar utanmasalar üzerime basıp geçecekler. Kendimi babam yaşında adamlara bağırırken buluyorum. Herkes bana bakıyor. O adamın beni az önce itmiş olmasının önemi yok, sakaldan kurtarıyor. Benim sakalım yok!
İstiklal Caddesi’nde yürüyen bir uzaylı gibiyim. Burası da artık erkek kısmısının yarı çıplak, kadın kısmısının 2 parmaklık yerden gün ışığı alan karanlıklarında yürütüldüğü bir yer...
Gazetelerle de anlaşamıyoruz. İkimizden biri yanlış biliyoruz.
Ben ve iyi anlaştığım insanlar -içlerinden birinin deyimiyle- ıskartaya çıkmışız. Ne tercihlerimizin önemi var, ne ne düşündüğümüzün...
İçinde yaşadığım dünya için demodeyim ben. Ben ve iyi anlaştığım, ıskartaya çıkmış insanlar. Bildiğimiz her şey yanlış. Güldüğümüz şeyler komik değil. Giydiklerimiz kötü, yediklerimiz tatsız, emeğimiz değersiz. Sözü geçen çoğunluktan değiliz.
Böyleyiz ‘biz’.
Televizyonu açıyorum. Yok! Benim için yapılmış bir tek program, dizi yok!
Reklamlara bakıyorum, herhangi bir ürünün hedef kitlesi olmadığımı görüyorum. Reklamcılar ben beğeneyim diye film yapmamışlar. Ben de yapamıyorum zaten kendimin beğendiği işleri.
Haberlere bakıyorum. Beni sevindirecek hiçbir haber yok. ‘Güzel ve yalnız ülkemde’ kimse benim için bir şey yapmamış.
Benim için film çekmiyorlar artık. Albüm yapmıyorlar.
Metroda insanlar utanmasalar üzerime basıp geçecekler. Kendimi babam yaşında adamlara bağırırken buluyorum. Herkes bana bakıyor. O adamın beni az önce itmiş olmasının önemi yok, sakaldan kurtarıyor. Benim sakalım yok!
İstiklal Caddesi’nde yürüyen bir uzaylı gibiyim. Burası da artık erkek kısmısının yarı çıplak, kadın kısmısının 2 parmaklık yerden gün ışığı alan karanlıklarında yürütüldüğü bir yer...
Gazetelerle de anlaşamıyoruz. İkimizden biri yanlış biliyoruz.
Ben ve iyi anlaştığım insanlar -içlerinden birinin deyimiyle- ıskartaya çıkmışız. Ne tercihlerimizin önemi var, ne ne düşündüğümüzün...
İçinde yaşadığım dünya için demodeyim ben. Ben ve iyi anlaştığım, ıskartaya çıkmış insanlar. Bildiğimiz her şey yanlış. Güldüğümüz şeyler komik değil. Giydiklerimiz kötü, yediklerimiz tatsız, emeğimiz değersiz. Sözü geçen çoğunluktan değiliz.
Böyleyiz ‘biz’.
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home