Cuma, Şubat 15, 2008

Yazmak eylemi

Geçen Mayıs’ta okuldaki Yazı Atölyesi Dersi’nde Doğan Yarıcı, Ferit Edgü’nün Yazmak Eylemi kitabından bahsetti. “Bir Toplumsal/Siyasal Olay Üzerine 1001 Çeşitleme”. Bir de gelecek derse eğlenceli bir ödev verdi:) Bir konu seçtik ve farklı biçimlerde yazdık. Kitabı okumanızı öneririm. 1980’de 14 Şubat’ta Beyoğlu’nda gerçekleşen dükkan kapatma eylemi üzerine kaleme alınmış 101 farklı yazı. Şaşkınlık, kaygı, öykümsü, kızgın, ayrıntı, sorgu, iç konuşma, devrik, politikacı, mani, mektup, röportaj, gerçeküstücü, eğreltileme, militan, film öyküsü, 1. tekil kişi, günlük, dış basın, söylenti, roman, aforizmalar, rapor, dolaylı, olumsuz, masal, telgraf, simgesel...

Kitapla ilgili bilgi için http://www.selyayincilik.com/kitaptanitim.asp?kod=216

Aşağıda kitaptan birkaç yazı örneği göreceksiniz. Diyorum ki, benzer bir çalışmayı biz de yapalım. Aynı konuyu farklı biçimlerde yazalım! Konu olarak Hollywood senaristlerinin grevine ne dersiniz? Örnekteki olay gibi toplumsal/siyasi bir konu değil ama yazarların grevi, deftere uygundur diye düşündüm heh he:)

http://www.aksam.com.tr/haber.asp?a=108673,8


Kitaptan birkaç yazı örneği:

NOTLAMA (Sayfa 9)
Beyoğlu. Tüm dükkanlar kapalı. Hemen hemen tümü. Açık olanlar yalnız banka ve sinemalar. Anarşistlerin marifetiymiş. Esnafı tehdit etmişler. Esnaf da korkmuş, açmamış kepengi. Bugünkü gazetelerde konuyla ilgili bir haber yok.

MİLİTAN I (Sayfa 34)
Bana da görev verildi. Örgütün aldığı bir kararı uygulatma görevi. Benim gibi birkaç arkadaşa da bu görev verilmiş olmalı. Eylemimize aynı gün, aynı anda başlayacağız. Belli semtlerde, tüm dükkanların yarın kapalı olması gerekiyor. Başka bir bilgi vermediler. Zorda kalmadan silah kullanmamamız istendi. Kendimizi gizlemedik. Dükkanlara bir bir, müşteri gibi girdik. Patronu bulup, yarın kepenk kapatmasını istedik. Korkanlar vardı. Peki, diyenler vardı. Niçin? diye soranlar vardı. Biz eczaneler de mi? diyenler vardı. Tümüne, gereken yanıtı verdik.
Bizim gruptakiler hiçbir karşı koymayla karşılaşmadı.

ÇÖZÜMLEME (Sayfa 81)
Cins isimler: Sokak, cadde, dükkan, banka, yağmur, anarşist, ekmek.
Özel isimler: Beyoğlu, Kadıköy, Ali, Demirel.
Sıfatlar (belgisiz): Öteki, birkaç, birtakım.
Sıfatlar (niteleme): Soğuk, korkak, kapalı, özgür.
Fiiller: Kapamak, kapatmak, zorlanmak, alıkonulmak, çevrilmek, yakalanmak.
Edatlar: Beri, dolayı, karşı, gibi.
Zamirler: Az, öte, erken, öte yanda.
Zamirler (soru): Kim, ne, hangisi, kaçıncısı, neyi?

RUHSAL (Sayfa 134)
Niçin? Bütün gün kendi kendime bunu sordum. Niçin kapatmaya zorlamak dükkanları? Ben bir fare zehiri bulamayayım diye mi? Tavan arasında gene cirit atmaya başladılar. Sanki benim eve girmemi bekliyorlar. Fare zehiriyle yeniden imha edeceğim onları. Ama evde yok, kalmamış. Yarın açacaklar mı bakalım? Bugün niçin kapalılar? Esnaf da korkuyormuş. Demek herkes korkuyor bir şeylerden. Benimki korku değil, tiksinti. Seslerine bile dayanamıyorum. Uykularımı kaçırıyorlar. Bir müteahhitle anlaşsam. Bu yıkılası evi yıksalar, buraya 5 katlı bir apartman dikseler. Betonarme. İki katını bana verseler. Birinde otursam, birini kiraya versem. Farelerin tıkırtısından da böylecene kurtulsam. Ama bu ortamda, hangi müteahhit böyle bir işe girişir? Girişirlerdi, eğer evimiz, Şişli’de, Maçka’da, Bebek’te olsaydı. Bakalım, yarın açık olacaklar mı? Şu fareler için, belki daha kuvvetli, daha öldürücü bir zehir bulmak gerek.

2 Comments:

Blogger Maksude Kılınç said...

Noktacım, hiç ses yok diye, ama aşkolsun niye ses yok diye, bir başlangıç olsun diye birşeyler yazdım gönderiyorum. Hadi bakalım, hodri meydan :))

SAPTAMA
Kendi kendime şu Amerikan senaristlerine aferin dedim. Gerim gerim geriniyor olduklarını düşünüyorum. İyidir, lazım, örnek olsun.

Yazma eylemi, derin bir sessizlikle başladığında daha anlamlıdır. Önce susacaksın. Hele uzun uzun susarsan, başladığında daha da anlamlıdır yazdıkların, dikkatle okunur, iyi dinlenir. Eğer bir de yazdığın her söz para kazandırıyorsa susman da olaydır, yazman da. Para kazandıran yazmalar ve sırf bu nedenle inadına susmalar anlaşılabilir. Bu tip, alengirli susmalar oldukça lezzetlidir, tavsiye edilir, hele hele ciddi bir hak eylemi nedeniyle yapılıyorsa daha da tatlıdır. Ama yürek işi yazım/paylaşım durumlarında - ortak defter gibi - yazmalar keyifli, susmalar ise anlamsızdır.

28 Şubat, 2008 12:08  
Blogger Vahide Tandelen said...

Sen yazmazsan dünya durur.

Onca adam vardır. Oyuncu, yönetmen, görüntü yönetmeni, kurgucu.... Uzar gider. Ama sen yazmazsan set öylece kala kalır. İnsanlar günlerce internette sevdikleri dizinin yeni bölümünü ararlar. Ama yoktur işte.Bu işten para kazanan ve onun kazandığı parayı bekleyen insanlar, işler durur.

Sen yazmazsan dünya durur.

Gazete bayilerinin ziyaretçisi azalır. Hatta gazeteler azalır. İnsanlar olanları duysalar da ne manaya geldiğini bilemez. Neye karar vermek lazım, bilemez. En sonunda biri benim adıma karar verse de, ızdırabım dinse diye düşünür. Hareket eden, düşünen insan sayısı azalır, azalır, azalır. Kalanların sayısı da dünya dönüyor demeye yetmez.

Sen yazmazsan dünya durur.

Anılar, olaylar, daha da beteri tarih, insanların hafızasının hatta hafızadaki niyetinin insafına kalır. Yazılmayınca yok olur. Tarihi olmayan bir dünyanın kendisi değil, olsa olsa başı döner. Midesi bulanır.

Sen yazmazsan dünya durur.Silinir. Yok olur.

11 Mart, 2008 11:44  

Yorum Gönder

<< Home