Postmodern Kelimeler Sözlüğü
Hakan Yaman; son kitabı 'Postmodern Kelimeler Sözlüğü'nün çıkışını göremeden 24 Ocak 2006'da aramızdan ayrıldı. Ortak Defter'de daha önce Maksude Kılınç'ın paylaştığı 'Dilimize yeni kelimeler' yazısındaki zahmetli(!) kelimeler, Nokta Çelik'in de yorumlarda belirttiği gibi Hakan Yaman'a ait.
Daha önceki baskısında, 'Kelimenü' adlı kitabında yer alan bazı kelimeleri şu adreste bulabilirsiniz:
http://www.tulumba.com/storeItem.asp?ic=zBK333339JG812
Resimde gördüğünüz baskısı da Hakan Yaman'ın Alametifarika'nın katkısıyla çıkan son kitabı...
Kelimelerle oyunlar oynayan ve onlara yeni anlamlar yükleyen yazar kitabın arkasında son paragrafta şöyle demiş:
Peki, kelimeler bu kadar eziyete değerler mi? Neden elimizdekilerle yetinmiyoruz? Yetinmeyiz, yetinebilemeyiz. Boş verin kelimeleri. Söyleyin, siz en son ne zaman herhangi bir şey uydurdunuz? Sonra da karşısına geçip hayran hayran seyrettiniz, dinlediniz, dokundunuz?
Bu kadar eziyete değmiş, iyi ki elimizdeki kelimelerle yetinmemiş. 'Sözlerin Özü-Terimlerin Sessizliği' başlıklı önsözünde ise şu satırlar dikkatimi çekti:
Topluluk karşısında yazı yazma beceriniz mi yok? Şu üzüldüğünüze bakın. Varsın olmasın! Hem yazı, kelime dediğiniz nedir ki; yazarın elinin kiri. Yaratıcılık, yazı yazmak, resim yapmak, beste düzmek veya şarkı söylemekle sınırlı değildir. Yaratıcılık bir işin, şirketin, pozisyonun veye çalışanın tipinin tekelinde hiç değildir. Birisi satışta başarılıysa, diğeri sporda, bir diğeri de insan ilişkilerinde iyi olabilir. Herkesin kendisiyle övüneceği bir 'numarası', bir yeteneği, yaratıcı eseri veya fikri vardır...
Dakika beklemeyin. Her uğraşta sabah bülbülleri gibi döktürmeye gerek yok, çatra patra da işimizi görür... Hedef, ne AIDS'e çare bulmak, ne de Mars'a adam kondurmak. Hedef, yaratıcı hücrelere daha çok kan gitmesini sağlamak.
Umutmayın, rüzgâr yoksa, el altında her zaman küreklerimiz var!...
Hakan Yaman
Aralık 2005, Beşiktaş, İstanbul
Ayrıca; kitapla ilgili görüş ve önerilerinizi şu adresten iletebilirsiniz:
hakanyamanpostmodern@yahoo.com
Daha önceki baskısında, 'Kelimenü' adlı kitabında yer alan bazı kelimeleri şu adreste bulabilirsiniz:
http://www.tulumba.com/storeItem.asp?ic=zBK333339JG812
Resimde gördüğünüz baskısı da Hakan Yaman'ın Alametifarika'nın katkısıyla çıkan son kitabı...
Kelimelerle oyunlar oynayan ve onlara yeni anlamlar yükleyen yazar kitabın arkasında son paragrafta şöyle demiş:
Peki, kelimeler bu kadar eziyete değerler mi? Neden elimizdekilerle yetinmiyoruz? Yetinmeyiz, yetinebilemeyiz. Boş verin kelimeleri. Söyleyin, siz en son ne zaman herhangi bir şey uydurdunuz? Sonra da karşısına geçip hayran hayran seyrettiniz, dinlediniz, dokundunuz?
Bu kadar eziyete değmiş, iyi ki elimizdeki kelimelerle yetinmemiş. 'Sözlerin Özü-Terimlerin Sessizliği' başlıklı önsözünde ise şu satırlar dikkatimi çekti:
Topluluk karşısında yazı yazma beceriniz mi yok? Şu üzüldüğünüze bakın. Varsın olmasın! Hem yazı, kelime dediğiniz nedir ki; yazarın elinin kiri. Yaratıcılık, yazı yazmak, resim yapmak, beste düzmek veya şarkı söylemekle sınırlı değildir. Yaratıcılık bir işin, şirketin, pozisyonun veye çalışanın tipinin tekelinde hiç değildir. Birisi satışta başarılıysa, diğeri sporda, bir diğeri de insan ilişkilerinde iyi olabilir. Herkesin kendisiyle övüneceği bir 'numarası', bir yeteneği, yaratıcı eseri veya fikri vardır...
Dakika beklemeyin. Her uğraşta sabah bülbülleri gibi döktürmeye gerek yok, çatra patra da işimizi görür... Hedef, ne AIDS'e çare bulmak, ne de Mars'a adam kondurmak. Hedef, yaratıcı hücrelere daha çok kan gitmesini sağlamak.
Umutmayın, rüzgâr yoksa, el altında her zaman küreklerimiz var!...
Hakan Yaman
Aralık 2005, Beşiktaş, İstanbul
Ayrıca; kitapla ilgili görüş ve önerilerinizi şu adresten iletebilirsiniz:
hakanyamanpostmodern@yahoo.com
1 Comments:
İçim acıdı.
“Ölümden sonra hayat güzel birşey midir?
Bize hep başka lanse ediliyor, ballandırılıyor: Huriler, cennet filan; ama ya ölümden sonra hayat uygulaması yeni başlamışsa? Kurallar doğru dürüst işlemez, ne yapacağını bilmeden ortalıkta koşuşturan bir sürü acemi melek, uzun bekleme kuyrukları, henüz sezona tam hazır olmayan tesisler... Böyle bir olasılık da var...”
Bu sözler yazarın ve ölüm ilanında da kullanılmış.
Hakikaten üzüldüm, içim acıdı.
Karanlık ve suratsız bir süreç yaşarken, hayatla ve ölümle böylesine dalga geçebilen birini yitirdiğimizi, üstelik bu kadar geç haber almak.
Tanımak ve aynı anda kaybetmek yani.
Bu yaşa geldim, hayatın içindeki ironiye hiç alışamayacağım galiba. İşim zor anlayacağınız.
Yorum Gönder
<< Home