Cuma, Eylül 07, 2007

Göçmen kuşlar!


Göçmeyin demek istiyorum aslında. Ya da beni de götürün yanınızda. Yükseklik korkum var ama sadece binaların tepesindeyken. Uçmaktan korkmuyorum gökyüzündeyken.

Acaba yolculuk nereye? Yanınızda pusulanız, gaganızdan düşüremediğiniz anılarınız var mı? Unutmak istediğiniz şeyleri burada mı bırakıyorsunuz yoksa okyanustan geçerken aşağıya atmak en iyisi mi? (B)alıkların hafızası zayıf neyse ki.

Yıllarca pek fark etmedim ikide bir göçüp gittiğinizi. Haber bültenlerinde ara sıra duyardım, o kadar. Sabah erkenden işe gidip, hava karardıktan sonra eve dönerken nerede görecektim sizi? Egzoz dumanı, sera gazı, trafik ve şehirdeki negatif elektirik! Levent’ten metro geçer, kuşlar geçmezdi.

Bir süredir, her sabah 30 km yol yapıyorum belki ama değiyor inanın. Çanak antenlerin arasından göl manzarası, hemen bitişikte (200 kadar ağacı yol için diri diri kesilen, belediyenin toplu düğün şölenlerinde(!) patlattığı havai fişeklerin yangın çıkacak diye yüreğimizi hoplattığı) küçük bir orman, hatta bir keresinde bahçede bir sincap...

Balkonda kahvaltı ederken gördüm sizi. Hemen koşup fotoğraf makinemi getirdim. Çıplak gözle gördüğüm kadar iyi görüntüleyemedim. Bu arada hani o efsanevi V düzeninde de uçmuyordunuz. Belki de yeni havalanmıştınız ya da bir kısmınız gitmek istemiyordu. Olabilir. Şimdi düşündüm de, başta söylediğim halde ben de sizinle gelemeyebilirim. En iyisi seneye kadar biraz daha düşüneyim.

1 Comments:

Blogger Maksude Kılınç said...

Çok küçükken bir film izlemiştim. Bir deniz kazasında hayatta kalan bir adam, sularla boğuşurken bir kuş görmüştü. O ana kadar tutunduğu bir parça üzerinde kalmaya çalışarak sularla boğuşmuş, geceyi ve gündüzü görmüş, yaşamaya çalışmıştı.

Kesik kesik hatırladığım bu görüntüler içinde, gökyüzünde gördüğü tek bir kuşun onda yarattığı heyecan, en çok aklımda kalan olmuştu. Adam artık kurtulacak sanmıştım.

Sonrasını hatırlamıyorum filmin. Ama sinemadan çıkarken, sorularım karşısında babamın söylediklerini hatırlıyorum.

"Kuş ona karanın yakın olduğu umudunu verdi. Ama sadece bir göçmen kuştu o ve adam aldandı"

Başka neler konuştuk, bıktırıcı sorularıma devam ettim mi bilmiyorum. Kuşların umut verdiklerini ama aslında aldattıklarını yorumlamışım niyeyse. Sırf bu yüzden, yıllarca kin besledim kuşlara.

Ne haksızlık değil mi?

07 Eylül, 2007 16:24  

Yorum Gönder

<< Home