Teşvikiye Caddesi, No:101
Bu sabah bir konut projesi için isim arıyordum, aklıma “cihannüma” takıldı. Cihannümadan “belvedere” e atladım. Ve bir anda yirmi yıl geriye gidip, geniş mermer merdivenli, asansörü eski eser değerinde, tavanları yüksek mi yüksek, arka pencereleri ufuklu Belveder Apartmanı'nda (Teşvikiye Caddesi, No: 101) buldum kendimi.
1980’li yılların ortaları. RTS Campbell Ewald reklam ajansı. Pars McCann’in kardeş kuruluşu. Reklam yazarlığında “senyörleşme” basamaklarını çıkıyorum. Genel Müdür rahmetli Ali Pasiner. Hem reklamcı hem balıkçı hem de balıkçılık yazarı. Ayrıca esaslı bir sigara tiryakisi. Gösterişli ve sigaradan sararmış bıyıklarını burarak yaptığı levrek tarifleri ağzımızı sulandırıyor.
Tam bir deniz insanıydı Pasiner gerçekten. Neredeyse her hafta sonu Çanakkale’de dalar, vurduğu balıklarla eğer “iriyseler” fotoğraf çektirirdi. Elinde koca bir akya ile göründüğü fotoğrafını fırsat bulsa nüfus cüzdanına bile yapıştırtacağından emindim. En büyük özlemi kılıç balığı avına çıkmaktı. ABD’deki balıkçılığa meraklı dostlarıyla sürekli yazışırdı. Bu düşünü gerçekleştiremedi sanıyorum ve içinde “kılıç yarası”yla terk-i dünya etti.
Sevgili Pasiner’i, Belveder Apartmanı’nın ve dolayısıyla RTS Campbell Ewald reklam ajansının tam karşısında bulunan Teşvikiye Camisi’nden uğurladık bir öğle namazının ardından. (Teşvikiye’deki musalla taşında reklam yazarlarının duayeni, çok kısa bir süre çalışma şansı bulduğum, değerli ustam Ege Ernart’ı da selamlamıştık. Fırsat bulup omuz veremedim ama eğer tabutuna bir el atabilseydim hayatım boyunca taşıyabileceğim en hafif tabutu taşımış olacaktım herhalde.)
Belveder Apartmanı’na girip çıktığım yıllarda en üst katta yine bir reklam ajansı vardı: Birleşik Reklamcılar. İzmir Tolga, Şadi Pektaş, Ali Taran... Genç reklam yazarı Ali Taran’la asansörde karşılaşırdık. Kilolu ve küpeliydi. Sanırım, gördüğüm küpeli ilk Türk erkeğiydi. Daha ATCW’ye, yani Ali Desidero’lara, aganaga aganigilere çok vardı, “Manifesto”sunu yayınlamasına da. Ayşe Arman’la Dubai’de röportaj yapmamış ve Arap giysileri giyip gözüne sürme çekmemişti. Umre’ye de gitmemişti. İleride ortak olacağı ve “Beyin” adını taşıyan bir reklam ajansı kuracağı Cem Yılmaz ise herhalde kısa pantolonla dolaşıyordu.
Son olarak eski başbakanlarımızdan Adnan Menderes girdi Belveder kadrajına... Benden otuz yıl kadar önce bu tarihi apartmanı o da sık sık ziyaret etmişti. Çünkü metresi Suzan Sözen orada, birinci katta oturuyordu. “Suzan Sözen kim?” diye soracak olanlara, kısaca, “Aşk romanlarının unutulan yazarıdır,” diyebilirim. Çok güzel bir kadındı Sözen. Laciverte çalan gözleri ve şahane bir teni vardı. O da tıpkı Ali Pasiner ve Ege Ernart gibi Teşvikiye Camisi’nden çıktı son yolculuğuna....
1980’li yılların ortaları. RTS Campbell Ewald reklam ajansı. Pars McCann’in kardeş kuruluşu. Reklam yazarlığında “senyörleşme” basamaklarını çıkıyorum. Genel Müdür rahmetli Ali Pasiner. Hem reklamcı hem balıkçı hem de balıkçılık yazarı. Ayrıca esaslı bir sigara tiryakisi. Gösterişli ve sigaradan sararmış bıyıklarını burarak yaptığı levrek tarifleri ağzımızı sulandırıyor.
Tam bir deniz insanıydı Pasiner gerçekten. Neredeyse her hafta sonu Çanakkale’de dalar, vurduğu balıklarla eğer “iriyseler” fotoğraf çektirirdi. Elinde koca bir akya ile göründüğü fotoğrafını fırsat bulsa nüfus cüzdanına bile yapıştırtacağından emindim. En büyük özlemi kılıç balığı avına çıkmaktı. ABD’deki balıkçılığa meraklı dostlarıyla sürekli yazışırdı. Bu düşünü gerçekleştiremedi sanıyorum ve içinde “kılıç yarası”yla terk-i dünya etti.
Sevgili Pasiner’i, Belveder Apartmanı’nın ve dolayısıyla RTS Campbell Ewald reklam ajansının tam karşısında bulunan Teşvikiye Camisi’nden uğurladık bir öğle namazının ardından. (Teşvikiye’deki musalla taşında reklam yazarlarının duayeni, çok kısa bir süre çalışma şansı bulduğum, değerli ustam Ege Ernart’ı da selamlamıştık. Fırsat bulup omuz veremedim ama eğer tabutuna bir el atabilseydim hayatım boyunca taşıyabileceğim en hafif tabutu taşımış olacaktım herhalde.)
Belveder Apartmanı’na girip çıktığım yıllarda en üst katta yine bir reklam ajansı vardı: Birleşik Reklamcılar. İzmir Tolga, Şadi Pektaş, Ali Taran... Genç reklam yazarı Ali Taran’la asansörde karşılaşırdık. Kilolu ve küpeliydi. Sanırım, gördüğüm küpeli ilk Türk erkeğiydi. Daha ATCW’ye, yani Ali Desidero’lara, aganaga aganigilere çok vardı, “Manifesto”sunu yayınlamasına da. Ayşe Arman’la Dubai’de röportaj yapmamış ve Arap giysileri giyip gözüne sürme çekmemişti. Umre’ye de gitmemişti. İleride ortak olacağı ve “Beyin” adını taşıyan bir reklam ajansı kuracağı Cem Yılmaz ise herhalde kısa pantolonla dolaşıyordu.
Son olarak eski başbakanlarımızdan Adnan Menderes girdi Belveder kadrajına... Benden otuz yıl kadar önce bu tarihi apartmanı o da sık sık ziyaret etmişti. Çünkü metresi Suzan Sözen orada, birinci katta oturuyordu. “Suzan Sözen kim?” diye soracak olanlara, kısaca, “Aşk romanlarının unutulan yazarıdır,” diyebilirim. Çok güzel bir kadındı Sözen. Laciverte çalan gözleri ve şahane bir teni vardı. O da tıpkı Ali Pasiner ve Ege Ernart gibi Teşvikiye Camisi’nden çıktı son yolculuğuna....
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home