Perşembe, Haziran 08, 2006

İçten gelen bir paylaşım...

BAHAR MAHKUMU

Hiç yaz aşkım olmadı benim ya da havuzbaşı sevişmelerim.
Aşkı romantik yaşayamadım ki ben.
Dalga geçtim hep teni "o" kokanlarla.
Batık şehirler inşa ettim,
dalıp da keşfeden olmadı.
Yakamoz vurunca ümitlendim hep,
kelebek yüzdüler üstümden,
kalabalıkta kaynadım...
Birileri geldi önüme,
aşıktılar,
denizden çıkmış gibi ıslaktılar.
Ben mi seçtim onları,
yoksa onlar mı elekten geçirdiler hayatı bilmem.
Ben de aşığım o zaman dedim.
Ayın hallerine bağlıydı ellerim, ya uzatırdım aytenli
ya da karanlıktı yüzüm.
Tutsak bir hayattı bu,
eve bağlı, işe bağımlı, sevgiye aç.
Bense güneşin altında üşüyen alabalık gibi,
ölmesini bekledim duygularımın.
Çok aşkım oldu benim,
sayısını bilmediğim.
Hep yüzler gelir aklıma,
adını bile hatırlamadığım.
Bir tane bile yok mu iz bırakan,
beni ağlatan ya da yalnız koyan.
Ahh ahhh hata bende, çok aşkım oldu benim,
ama hiç büyüyüp de adam olanını görmedim.
Çok aşkım oldu benim,
büyütüp de adam etmesini bilemedim...

Tuğçe ÖZEL 03/04/2006 14:19


İçimden geldi, sizlerin de bu şiiri okumanızı istedim...

5 Comments:

Blogger Hatice Üzgül said...

Tuğçe'ciğim büyük alkış!

"Batık şehirler inşa ettim,
dalıp da keşfeden olmadı."

dizelerine özellikle bayıldım.

Her zaman söylerim; saklı hazineler, büyük kaşifler tarafından bulunur. Sen yeter ki bir yerlere hazine haritanı bırak. Yoksa daha çok keşfedilmeyi beklersin:))

Aşka gelince, keşfedildiğinde o kendi kendine büyür, adam olur merak etme.

08 Haziran, 2006 14:06  
Blogger Nurettin Yay said...

Ahh ahhh hata bende, çok aşkım oldu benim,
ama hiç büyüyüp de adam olanını görmedim.
Çok aşkım oldu benim,
büyütüp de adam etmesini bilemedim...

Bende burasını beğendim :)
Hoş gerçekten.

08 Haziran, 2006 16:23  
Blogger Tuğçe Özel said...

Nisan ayında yazmışım, şöyle bir karıştırırken sayfaları birden karşıma çıktı. Unutmuşum... Aslında yazıp da kenara attığım o kadar çok şey var ki. Eminim sizlerin de vardır. Kısa kısa hikayeler, şiirler ya da önemli olaylarla ilgili.
Paylaşalım mı, gün yüzüne çıkmamış yazıları? Biraz hava alsın kitapların arasında kalmış kağıtlar...

08 Haziran, 2006 17:32  
Blogger Maksude Kılınç said...

Tuğçe, sen ve Hatice, özel bir mesaj daha veriyorsunuz bize farkında mısın?

Mesleğimizin doğurganlığı aynı zamanda yorgunluğu da demek aslında. Ya da haksızlık yapmayıp kendi adıma konuşayım, bir zamanlar güldür güldür yazarken, pustum kaldım. Şiirlerim öksüz bir yerlerde, öykülerim desen acınacak halde darmadağın. Beni sık sık sıkıştıran gizli yaralarım yani.

Şimdi kalkmış bunları paylaşmaktan sözediyorsun. Haksızlık değil mi bu yaptığın?

09 Haziran, 2006 16:22  
Blogger Hatice Üzgül said...

Maksude hanım, benim bloguma açılış hediyesi olarak gönderdiğiniz şiirin ve anlamının hala etkisindeyim.

Tuğçe güzel bir noktaya parmak bastı. Aslında ben çekimserdim bu konuda. Yani, şiirlerimi ve yazılarımı buradan paylaşmak konusunda... Bu sebeple kendi blogumu açtım ama sizlerin, ustalarımızın, yazdıklarını da görmek, okumak güzel olurdu.

Bekleriz... Hodri meydan! Hadi ozanlar gibi atışalım.

Ustalara karşı, çıraklar!

Şiir ve yazı konusunda kapışalım hadi:))))) Bana göre bile bile yenik savaşa girmekten başka bir şey değil, ama çok eğlenceli olur:)))

SİZLERE MEYDAN OKUYORUM! HADİ BİZİ TUŞA GETİRİN!

10 Haziran, 2006 13:11  

Yorum Gönder

<< Home