Herkese selam. Ben de Erhan.
Yaz geldi, yazdım. (renkli, resimsiz)
3 hafta oldu sigarayla kavgalıyım. Lost izlemeyen azınlıktan olmam ise arada sırada batmaya başladı. Kendimi anlatmaya çalışmayı bırakalı 20 mevsim olmuş ve Türkiye’nin en iyi çay yapan 10 bahçesinden birine sadece 500 metre uzakta oturuyorum. Merak edilecek bir tarafım yok. Sorulduğunda “reklam yazarı” diyen, Çengelköy’deki, Boğaz Köprüsü cepheli çınarın altında Sulhi Dölek’in paragraflarını (bkz. Super Baba, 2.Bahar) hatırlayan 72 kgluk bir 80'ler çocuğu.
900$+KDV’lik seminerler ((bkz. Robert Mckee Story) (kim gidebiliyor o da ayrı konu)) içinde kalan.
Mahaledeki “en büyuk asker bizim asker” naraları altında haftasonu normal insan olma çabasında.
Canım Turkiyem’deki reklam camiasının, bir sendikası bile olmayan çalışan kadrosunun, pazartesi yoklamalarında “burdaa”, müşterilerinden gelen taleplere “yuuh”, Aston Martin’lere “uff”, eski ve gövde metni uzun ilanlara “ahh” çeken.
İnternet çıktı çıkalı mektup kokusunu unutmuş. ilk gün zarfından bi haber çıtırların ( maalesef tabir böyle) Türk aksanlı ingilizce diyaloglari arasından kendini vapura zor atan bir üc isimli.
En, benzersız, sıradışı, olağanüstü, farklı, üstün, avantajlı, kaçırılmaz ve bilimum bonuslu paragrafların, artık kimsede bir algıda seçicilik yaratmadığını farkedemeyen eski kafalı yenileri, uzaktan sırıta sırıta seyreden ve egosunun götürdüğü yere giden sıradan bir deli. İtiraf ediyorum Kara Murat benim.
Herkese iyi haftalar.
Erhan Ali Yılmaz
3 hafta oldu sigarayla kavgalıyım. Lost izlemeyen azınlıktan olmam ise arada sırada batmaya başladı. Kendimi anlatmaya çalışmayı bırakalı 20 mevsim olmuş ve Türkiye’nin en iyi çay yapan 10 bahçesinden birine sadece 500 metre uzakta oturuyorum. Merak edilecek bir tarafım yok. Sorulduğunda “reklam yazarı” diyen, Çengelköy’deki, Boğaz Köprüsü cepheli çınarın altında Sulhi Dölek’in paragraflarını (bkz. Super Baba, 2.Bahar) hatırlayan 72 kgluk bir 80'ler çocuğu.
900$+KDV’lik seminerler ((bkz. Robert Mckee Story) (kim gidebiliyor o da ayrı konu)) içinde kalan.
Mahaledeki “en büyuk asker bizim asker” naraları altında haftasonu normal insan olma çabasında.
Canım Turkiyem’deki reklam camiasının, bir sendikası bile olmayan çalışan kadrosunun, pazartesi yoklamalarında “burdaa”, müşterilerinden gelen taleplere “yuuh”, Aston Martin’lere “uff”, eski ve gövde metni uzun ilanlara “ahh” çeken.
İnternet çıktı çıkalı mektup kokusunu unutmuş. ilk gün zarfından bi haber çıtırların ( maalesef tabir böyle) Türk aksanlı ingilizce diyaloglari arasından kendini vapura zor atan bir üc isimli.
En, benzersız, sıradışı, olağanüstü, farklı, üstün, avantajlı, kaçırılmaz ve bilimum bonuslu paragrafların, artık kimsede bir algıda seçicilik yaratmadığını farkedemeyen eski kafalı yenileri, uzaktan sırıta sırıta seyreden ve egosunun götürdüğü yere giden sıradan bir deli. İtiraf ediyorum Kara Murat benim.
Herkese iyi haftalar.
Erhan Ali Yılmaz
6 Comments:
Hoşgeldin Erhan.
Pis yediliye dördüncü lazımdı. :))
Hayır! KARA MURAT BENİM!!!
Hoşgeldiniz.
Hoşgeldin Kara Murat. Kılıcın da kalemin gibi keskin mi bakalım :)))
Hatice, sen ne zaman Kara Murat oldun yahu? Yine baltalar topraktan çıktı galiba ha?
Hoş geldin Kara Murat, sefalar getirdin...
Türk filmlerine gönderme yapayım demiştim Maksude Hanım:)
Yorum Gönder
<< Home