Çarşamba, Mayıs 24, 2006

Deli gibi iş yetiştirmeye çalışırken, küfür ve hakaret işitseydiniz, ne yapardınız?

Nasıl anlatsam, nereden başlasam bilemiyorum. Çok üzüldüm, hatta ağladım. Belki de sektörün içindeki bu ikiyüzlülüğe alışamadım, alışmak da istemiyorum ya neyse...

Küfür edilir ajanslarda, hepimiz biliyoruz. İşler yürümez bağırırız, müşteriye kızarız. Kendimize dayanamayız... Fakat bu olayın sebebi çok komik... Anlatıp, gözünüzü ve kafanızı yormayacağım ama akşam eve giderken, işsiz olduğunu, ailene ve şahsına hakaret edildiğini bilerek dönmenin acısını size kelimelerle tarif edemem.

Bu kadar ayağa mı düşmüş bu sektör? İnsan haklarını çiğneyerek ve hakkını yiyerek mi yürüyor işler?

Eğer işime bu kadar aşık olmasaydım ve kendime inanmasaydım, bu sektörde bir gün daha çalışmazdım buna emin olabilirsiniz. Ama herkesin böyle olmadığını kulağıma fısıldayıp, iyi niyetimle besleniyorum bu aralar...

Sadece çok ama çok üzülüyorum...

16 Comments:

Blogger Nurettin Yay said...

Sorun nedir bilemiyorum ama seni çok üzdüğü kesin. Umarım bundan sonra hep gülen sen olursun.
Sevgiler.

24 Mayıs, 2006 17:44  
Blogger Hatice Üzgül said...

Kovulmanın iyisi kötüsü olmaz demeyin! OLUYOR İŞTE!

Ben de oturmuş, haksız yere, nedensiz işten çıkarıldığıma üzülüyorum.

Bu ne demek ya! Hangi hakla, kim nasıl küfredebilir?

Binbir zorlukla girilen, büyük emeklerle eleman yetiştirebilen bir sektörde bu kadar mı kolay adam harcamak! Hem de bu şekilde!!!

Üzülme Tuğçe! Daha iyisini bulursun.

24 Mayıs, 2006 18:51  
Blogger Tayfun Kısacık said...

İşten adam çıkarmanın da bir adabı vardır. Olmalı. Sizlere kötü davranan, küfür eden ve böyle basitleşerek sizi işten çıkaran biri ya da birilerini neden deşifre etmiyorsunuz. Bugün size yapılan yarın bize de yapılabilir. Bu deftere yazıyorsak bunları da not düşelim ve bir başka arkadaşımız da aynı duruma düşmesin.
Sektör küçük. Ama küçük olduğu için bunları yazmak siz korkutmasın. O arkadaş da sektörün küçük olduğunu anlasın. Sadece isim deşifre etmekle kalmayın tabii, olayı da anlatın ki bizler de anlayalım, konu hakkında bilgimiz olsun.

25 Mayıs, 2006 10:22  
Blogger Haluk Mesci said...

Senin yerinde olsaydım, derhal mahkemeye verirdim. Ve gerek bu sektör için gerek genelde iş hayatı için önemli bir örnek oluştururdum. Bırak çalışma hukukunu, erkek-kadın arasındaki terörün de bence bir örneği olan bu durum ibret yapılmalı herkes için.

İstersen bir hukukçuyla, hem de acilen görüş. Hukuken bir şey yapmak için koşullar uygun değilse, örneğin tanık vs yoksa, o zaman en azından dikkatli yazılmış bir metinle, Ortak Deftere koy olanı biteni.

25 Mayıs, 2006 10:40  
Blogger Maksude Kılınç said...

Deşifre...

Çok iyi bir sözcük. Efendiliğin sökmediği zamanlarda, işe yarayabilir.

Son derece efendice, insanca, ablaca, ustaca davranmaya özel gayret sarfettiğim ve hatta bunu doğal bir şekilde, arkadaşlarımı gerçekten severek yaptığım bir patronluk anlayışım var. Zaman zaman bu iyi niyetim kötüye kullanılıyor. Olsun, bir yanlışım vardır ve belki haketmişimdir dediğim de olur. Çünkü bir çalışan olma sorumluluğunu çok yoğun yaşamıştım bir zamanlar ve o psikolojiyi hiç unutmadım.

Şimdi senin konuna gelince Tuğçe, tüm arkadaşlara katılıyorum. Seni bu denli üzenlerin isimlerini söylemelisin.

Belki "aman beni rezil ederler sonra ortakdefterde, herkes bilir" endişesini duyabilir insanlar. Hani belki bunu umursayabilirler. Ne bileyim iyi niyetle söylüyorum işte.

Her ne olursa olsun - ki küfür konusunun üzerinden bir süre önce de geçmiştik - kimse kimseye bu şekilde davranamaz.

Bekle, çok daha iyi şeyler sırada olabilir.

25 Mayıs, 2006 13:32  
Blogger Nokta Çelik said...

Geçmiş olsun.

25 Mayıs, 2006 13:38  
Blogger Tayfun Kısacık said...

Tuğçe! Mevzu yargıya intikal edecekse ve şahitlerin varsa isim yazmak istememeni anlıyorum. Ama aksi durumda bu ismi bilmeliyiz. Senden sonra oraya cv gönderen arkadaşlarımız olabilir. Ciddi söylüyorum sana yaşatılanı başkasının yaşamasını istemiyorsan ve dava açılmayacak gibi olursa... Biz de sana destek oluruz ve bu vatandasa topluca bir kınama mail'i atabiliriz. Hepimiz reklam yazarıyız burada. Ben listede 54 katılımcı saydım. Tabii ki herkes adına konuşamam ama boyle bir teklif getirebilirim Ortaklara. Bu demektir ki en az 300-400 kişiyiz. Lütfen dava açmayacak olursan bize mevzuyu anlat. Bu olana bitene bizler dur diyemezsek, kim diyecek?

25 Mayıs, 2006 14:35  
Blogger Erçin Sadıkoğlu said...

Başına gelenlere çok üzüldüm umarım kısa süre içinde "iyi" insanlarla çalışmaya başlar ve mutlu olursun.

Ayrıca Tayfun'un topluca kınama maili atabiliriz önerisine sonuna kadar katılıyorum. Biz ve bizimle birlikte Ortak Defter'i bilen arkadaşlarımız böyle bir amaç için bir araya gelerek, bu insanlara sektörün kendilerine kalmadığını ve sahipsiz olmadığımızı hatırlatabiliriz.

25 Mayıs, 2006 20:57  
Blogger Başak Kanat said...

Reklam ajansları, ne yazık ki, bulundukları yerleri hiç ama hiç hak etmeyen insanlarla dolu. Ve bu insanların, bizim gibi işine tutkuyla bağlı olanların cesaretini kırmakta, daha doğrusu kırmaya çalışmakta üstlerine yok.

Ama Haluk Abi'nin de söylediği gibi, bu sorunların karşısında, bir örnek teşkil etmek için senin başlatacağın mücadele güzel bir adım olabilir.

Ve biz mutlaka senin yanında olacağız. Yoksa ortaklar ne için vardır? Tayfun'un önerisine katılıyorum. Bilmeni isterim ki, toplu kınama mesajının altında imzam kesinlikle bulunacak...

Bu gidişe artık bir dur demenin vakti geldi de geçiyor!

25 Mayıs, 2006 22:05  
Blogger Bülent Şentay said...

Diyelim ve kabul edelim ki, Tuğçe o ya da bu nedenle "hakaretçi"yi teşhir etmek istemiyor. Peki, Ortak Defter'e yazanlar arasında onun son olarak hangi ajansta, kimle(rle) çalıştığını bilen yok mu gerçekten? Bence mutlaka vardır. O zaman lütfen ajans deşifre edilsin önce, arkası nasıl olsa gelir...

25 Mayıs, 2006 23:32  
Blogger Haluk Mesci said...

Dava açacaksa, henüz bir şeyleri deşifre etmek doğru olmayabilir.

25 Mayıs, 2006 23:40  
Blogger Bülent Şentay said...

Açılacak bir dava, hukuk sistemimizin yapısı gereği, tatmin edici bir sonuç vermeyecektir diye düşünüyorum. Dava kaçınılmaz olarak mutlaka uzayacak ve avukatların cambazlıklarıyla amacından saptırılacak. Sonuçta olay soğuyacak, Tuğçe daha da gerilecek. Oysa suçlular Reklam Yazarlarının Ortak Defteri'nde "taze taze" teşhir edilirlerse hiç değilse aynaya baktıklarında utanacaklardır.

25 Mayıs, 2006 23:53  
Blogger Tayfun Kısacık said...

Bu konu başlığı soğumadan Tuğçe'nin dava haberini bekliyorum. Baktık dava açılmıyor işte o zaman ele güne deşifre işlemini Tuğçe'nin de izniyle gerçekleştirebiliriz. Kendisi bize söylerse tabii. Bülent abi bu ve bunun gibi isimlerin bilinmesini ne kadar istediğimi anlatamam. Ortaklar... Nerdesiniz? Sesiniz bi' gür çıksın. Yılan bin yaşarsa yarın size de dokunabilir.

26 Mayıs, 2006 00:30  
Blogger Eda Çizioğlu said...

Ben yanınızdayım. Eminim pek çoğumuzun başından aynı olmasa da benzer sevimsiz hikayeler geçti, Tuğçe'nin durumu emsal teşkil edecek, susmayı tercih eden diğerlerimize cesaret verecektir.

26 Mayıs, 2006 00:56  
Blogger Çağlar Uzunca said...

Çok çok geçmiş olsun Tuğçe. Umarım Ortaklar'ından aldığın destek, kendini biraz da olsa iyi hissetmeni sağlamıştır. Ben de sonuna kadar sizinleyim.

26 Mayıs, 2006 22:14  
Blogger Kağan İşmen said...

Geçmiş olsun!
Ajansı ben de merak ettim. Özelden mail yoluyla olsa da öğrenmek, kanunen bir problem teşkil etmez umarım:)

Bilen varsa, benimle paylaşabilir mi özel mail'imden.

Bu arada, yazdıkların doğrultusunda, desteğimiz seninle Tuğçe!

Sevgiler

Kağan İşmen

k.ismen@farkyeri.com

29 Mayıs, 2006 16:37  

Yorum Gönder

<< Home