Çarşamba, Nisan 05, 2006

Yaşadık !

Gazetelere bakılırsa, uzayda alkol bulutu bulunmuş !

Amma, hayati soru şu : Rakı mı, votka mı, ne ?

Bir de beyaz peynir, kavun bulutu bulurlarsa işimiz iş.


[Not : Sanırım 'bulmak' fiili ile 'bulut' ilk kez bu kadar çarpıcı ilişkileniyor. Blügata yazmalı...]

9 Comments:

Blogger Başak Kanat said...

Az önce şöyle bir blog'a rastladım internette sörf eylerken: http://www.buyukkeyif.com/blog.jsp

Benim çok hoşuma gitti, canım rakı çekti!

Paylaşayım dedim. ;)

05 Nisan, 2006 12:39  
Blogger Hatice Üzgül said...

Demek ki, anlam veremediğim evrendeki gariplikler, bu alkolün sonucu olabilir!!!!!

Şimdi anlıyorum, DÜNYA SARHOŞ!

Artık çevresine daha olgun gözlerle bakan bir insan oldum:)))

05 Nisan, 2006 12:44  
Blogger Tuğçe Özel said...

Ben biliyordum zaten bir gün bu kara deliklerden büyük bir şey çıkacağını, o da 70'likmiş. Al işte insan yapımı değil, Allah vergisi...

Düşünsenize bütün dünya panik. Kocaman bir meteor bize doğru yaklaşıyor. Ne yaparlarsa yapsınlar parçalayamıyorlar meteoru. Geliyor, Kumkapı sahiline düşüyor. Her tarafı kalın bir sis kaplamış. İtfaiye ve olağanüstü hal ekipleri hemen yanına gidiyor. Elemanın biri bağırıyor: "Aman Allahım, burada bir 70'lik var, hem de yeni tasarım şişesiyle."

Sis dağılıyor, görüntü yavaş yavaş açılıyor. O da ne! 210 mt. yüksekliğinde dünyanın en büyük şişesi onlara bakıyor. Kumkapı 11 yıl boyunca hiçbir firmadan alkol almıyor. Hatta kimse almıyor. Ne gerek, canı çeken gidiyor, dolduruyor şişeden. Hatta çene suyu gibi, şifa bulmak isteyenler geliyor. İçenin dili açılıyor. Bu şişe bir mucize... Her sene meteorun düştüğü tarihte insanlar etrafında toplanıyor. Ablalar, teyzeler mum dikiyor etrafında. AB'ye de girmişiz, turizm patlamış. Herkes çakır... Ohhh dünya ne güzel be!

05 Nisan, 2006 13:13  
Blogger Tuğçe Özel said...

Bak şimdi aklıma ne geldi.

Şimdi bu uzaylı yaratıkların kafası güzel olduğu için, bizi hiç vuramıyorlar. Hep ıskalıyorlar. Geliyorlar dünyaya tam vurucaklar, sızıyorlar.

Ufolar o yüzden hep dönüyor. Kafası güzel kullanamıyor, ne yapsın yaratıkcağız... Zaten bir deri, bir kemik. 2 kadeh içince gümm. Gözleri ondan kocaman bunların...

Ayy aklıma neler geliyor ama neyse :)))

Abarttım galiba :P

05 Nisan, 2006 13:25  
Blogger Maksude Kılınç said...

Görünen o ki, hepinizin canı fena halde rakı balık istiyor. Habire sözünüz dönüp dolaşıp bu konuya geliyor.

Heeey, ne duruyorsunuz yahu, kalkın gidin, sizi tutan ne.

Gidin şöyle en güzelinden bir balık ısmarlayın - bizim buralarda çipura olur, pek güzeldir, sizin oraları pek bilmem - yanına bol roka, yeşilli salata. Mideniz ağrımıyorsa bir de kuru soğan. Sonraaaa bir de rakı... Yanına sohbet de bol...

Daha ne istiyorsunuz yahu, kalkın gidin, bu işin lafta kalmasına gönlüm hiç razı değil.

Hani neredeyse gelin buraya diyeceğim. Burada gırla, başka da bir şey yok.

05 Nisan, 2006 13:33  
Blogger Tayfun Kısacık said...

Ustam,

Ortakdefter tayfasına yakışmaz mı bir BARHOP?..

05 Nisan, 2006 15:02  
Blogger Erçin Sadıkoğlu said...

Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

05 Nisan, 2006 17:24  
Blogger Erçin Sadıkoğlu said...

Siz ne zaman "barhop" deseniz,
ben onu "barhope" olarak anlıyordum. İşin içeriğine de bir güzel bağlamıştım ki...

"Barhope, umutlar bir başka baara kaldı" gibilerinden :)

05 Nisan, 2006 17:26  
Blogger Melih Cılga said...

Gazetedeki habere göre, Samanyolu'nda bulunan alkol, etil değil, metil alkolmüş; yani bizim buralardaki kaçak rakı imalatçılarının kullandığı ispirto alkolünün ta kendisi! Kaçak içki hammaddesini, evrenin yasa yapıcılarına hiç yakıştıramadım doğrusu... Eminim Samanyolu’nda bambaşka gizli işler de dönüyordur, bizim hiç bilmediğimiz...

Zaten bu Samanyolu’nun evrensel imbiklerini bir kenara bıraktım, daha adı bile şaibeli benim için:

Avrupalılar’a sorarsanız, Zeus’un eşi Hera, üvey oğlu Herkül’ü emzirmek istediğinde, göğüslerinden saçılan süt gökyüzüne yayıldığı için “Milky Way” deniliyormuş Samanyolu’na... Türkçe’deki adının ise, yükünü döke saça ilerleyen bir saman arabasının arkasından bakan ve muhtemelen o anda kafası çok güzel olan bir Orta Asyalı arkadaşımızın yaptığı benzetmeye dayandığı söyleniyor...

Ben uzunca bir süre daha, Samanyolu’ndan gelecek güzel haberlere kuşkuyla bakacağım galiba...

05 Nisan, 2006 20:23  

Yorum Gönder

<< Home