Pazartesi, Nisan 03, 2006

Tembel Avrat Reyonu

Haluk'un tüm uyarı ve hmmm'larına rağmen kimse yazmadığı için bari ben yazayım dedim. Bir süredir bazı bloglar arasında, kimi akademisyenlerin de katıldığı bir tartışma sürüp gidiyor. Konu "prosumer"... Tartışma öylesine hararetlenmişti ki, ortaya bir fotoğraf düşüverdi. Bunun üzerine ben de bir yorum yapma gereği duydum.

Biraz uzun ama, yazımı ve tartışmayı buraya taşımadan edemedim.


"Sayın pazarlama uzmanları,

Size, Sayın Selim Tuncer’in sitesine taşıdığı fotoğraf konusunda biraz ayrıntı vermek ve konuyla ilgili görüşlerimi açıklamak istiyorum.

Fotoğrafın çekildiği marketin adı Oli... Gaziantep’in kent merkezinde. Daha önce iş yapamadığı için iki yıl önce kapatılan Migros’un yerine açılmış. Başka semtlerde de birkaç şubesi var ama aynı reyon o şubelerde de var mı bilmiyorum.

İşte bu markette yer alan “Tembel Avrat Reyonu” iki yıldır işini başarıyla görüyor ve her gün dolup taşıyor. Gaziantepli kadınlar da hiç çekinmeden bol bol alış veriş ediyorlar. Neden mi?..

“Pazarlama ilmi”nin derinlerine dalınca insan labirentlerde kayboluyor ve pazarlama ilminin ıska geçtiği kimi değerleri görmekte, anımsamakta, düşünmekte, değerlendirmekte zorlanmaya başlıyor galiba. Çünkü pazarlama bilimi insanı daha çok “denek”, “kobay” ve “robot” gibi görme eğilimde. Aksi halde küresel” düşünmek, “kitlesel” sonuçlar elde etmek ve “kütlesel” satışlar yapabilmek pek mümkün değil.

Gelelim “Tembel Avrat Reyonu”na... Doğrusu ben o marketin işletmecisine hayranlık duyuyorum. İçinde yaşadığı toplumu, hedef kitlesini, müşteri yapısını bu kadar iyi tanıyan işletmeci az bulunur. Türk insanının, özellikle de yöre halkının mizah anlayışını, kendini eleştirebilme erdemini, dilini ve konuşma tarzını öylesine doğru değerlendirmiş ki, değme reklamcıya taş çıkaracak bir sonuç yaratmış.

Bu reyonun Gaziantep’te dilden dile dolaştığını, kabul günlerinde, toplu yemeklerde ve sohbetlerde espri konusu olduğunu, hatta kadınların böylesi birlikteliklerden evlerine dönerken birbirlerine, “Hadi kızım, Tembel Avrat’a gidelim de bir şeyler alalım” diyerek şakalaştıklarını bilmiyorsunuzdur. Ayrıca Gaziantep’te yapacak işi olmadığı için kabul günlerinde, misafirliklerde eş dost ziyaretlerinde kapı kapı dolaşan ve bir işte çalışan kadınların dar vakitte hazırladıkları akşam yemeklerine ne ad verdiklerini biliyor musunuz? “Orospu aşı”, “orospu yemeği”... Buradaki “orospu” sözcüğüne verilen anlamın ne kadar anlayış, hoşgörü, özeleştiri ve mizah dolu bir masumiyet taşıdığını görmezden gelebilir miyiz?

Endişe etmeyin, Gaziantepli “consumer” kadınlar da gerektiğinde “producer” oluyorlar, ama işte kendilerine göre!..."

Tartışmanın tümünü ilgili linklerden izleyebilirsiniz.

Tüketen Üretici: Prosumer, Zeynep Özata
“Üreten Tüketici”ye Benden de Bir Katkı, A. Selim Tuncer
“Üreten tüketici: Prosumer” Tartışmalarına Gaziantep’ten İtiraz, A. Selim Tuncer
“Tembel Avrat Reyonu” ve Yeni Gerçekler, Marketing Post

1 Comments:

Blogger Murat Kaya said...

Bir süredir bu post'a bakıyorum. "Acaba yazsam mı" diyip duruyorum.

Herhangi bir yorum gelmeyince, "bir ses çıkarayım" dedim. Nedense bu fotoğrafı görünce ve tartışmalara biraz bakınca şöyle bir şey hissettim.

"Kendi çocuğuma sadece ben aptal diyebilirim, başkası derse gözünü oyarım" yaklaşımına benzettim ben bunu.

Neden böyle hissettim, bilmiyorum. Ama bu fotoğrafa her bakışımda hala aynı hissi yaşıyorum.

Ama tabi "New York'lunun halinden hiç anlamayan bir Los Angeles'lı" gibi de düşünüyor olabilirim.

Marketçi amcaya, hayırlı işler dileklerimi de 70 milyonun huzurunda iletirim :)

09 Nisan, 2006 00:40  

Yorum Gönder

<< Home