Fax, Taxi & Sex
Adnan Algın'ın bu kıymetli kitabını öncelikle yazın dünyasında herhangi bir şekilde yer alan tüm insanlığa takdim ve hiç çekinmeden tavsiye ederim. Okurken elde edeceklerinizi burada yazıp iştahınızı kapatmak istemiyorum lakin sıkıntılarım var, anlatmam lazım. Bu kıymetli kitabın neden etrafta ziyadesiyle ilgi görmediğini, edebiyatla yatıp kalkan gençleri geçtim de reklam sektöründe farklı ünvanlarla çalışan güzel insanların neden bu kitap hakkında bir şeyler konuşmadığı benim çok canımı sıktı.
Çok bilinir ki, "sektörel" kitaplar insanı yorar. Okurken bir an evvel bitsin diye bakarsınız sayfaların numaralarına. Çok az kitap vardır bittiğinde verim alabildiğiniz, not tutabildiğiniz. Oysa bu kitabı okurken, kendisine zarar vermemeniz, yırtıp aşındırmamanız ve evin, ofisin, halk otobüsünün içinde "0.5 ucu olup da vermeyenin" diye bağırmamanız imkansızdır.
Tüm gerçekçiliği ve en önemlisiyse "yazma" adına, yazarın tabiriyle "yazan" olmak adına her şey bu kitapta mevcut. Hayır Adnan Algın kapı komşum değil. Kendisini, kitabını okuduktan sonra bana attığı son derece mütevazi mesajı ve kitap hakkındaki sohbetlerimizle tanıdım; nev-i şahsına münhasır bir "yazan" olduğunu düşünüyorum.
Bazı kitaplar size bakar ve "neden bu kadar geç kaldın?" diye her sayfasında tokatlar. Kitabı bitirdiğimden beri nemlendirici sürüyorum kirli sakalı gömlek edinmiş yanaklarıma, uçuk da çıktı ki hiç sorma. Sıkıntı büyük.
Türkçeyi babasının takım çantasındaki pense gibi ardiyeye atan, paçavra gibi kullanan sürüye inat, FTS'nin genişletilmiş, coşturulmuş ve yenilenmiş bir baskısını raflarda görmek çok ister bu gönül.
Son olarak, kitabın içerisindeki "Mrk" parantezleri bile ayrı birer kitap konusudur. Muhtemelen benim için bu kitabın özel olma sebeplerinden biri de budur. Zira Adnan Algın ile pek çok ortak yönümüz mevcutmuş. En başta Anouar Brahem elbette.
Çok bilinir ki, "sektörel" kitaplar insanı yorar. Okurken bir an evvel bitsin diye bakarsınız sayfaların numaralarına. Çok az kitap vardır bittiğinde verim alabildiğiniz, not tutabildiğiniz. Oysa bu kitabı okurken, kendisine zarar vermemeniz, yırtıp aşındırmamanız ve evin, ofisin, halk otobüsünün içinde "0.5 ucu olup da vermeyenin" diye bağırmamanız imkansızdır.
Tüm gerçekçiliği ve en önemlisiyse "yazma" adına, yazarın tabiriyle "yazan" olmak adına her şey bu kitapta mevcut. Hayır Adnan Algın kapı komşum değil. Kendisini, kitabını okuduktan sonra bana attığı son derece mütevazi mesajı ve kitap hakkındaki sohbetlerimizle tanıdım; nev-i şahsına münhasır bir "yazan" olduğunu düşünüyorum.
Bazı kitaplar size bakar ve "neden bu kadar geç kaldın?" diye her sayfasında tokatlar. Kitabı bitirdiğimden beri nemlendirici sürüyorum kirli sakalı gömlek edinmiş yanaklarıma, uçuk da çıktı ki hiç sorma. Sıkıntı büyük.
Türkçeyi babasının takım çantasındaki pense gibi ardiyeye atan, paçavra gibi kullanan sürüye inat, FTS'nin genişletilmiş, coşturulmuş ve yenilenmiş bir baskısını raflarda görmek çok ister bu gönül.
Son olarak, kitabın içerisindeki "Mrk" parantezleri bile ayrı birer kitap konusudur. Muhtemelen benim için bu kitabın özel olma sebeplerinden biri de budur. Zira Adnan Algın ile pek çok ortak yönümüz mevcutmuş. En başta Anouar Brahem elbette.
1 Comments:
Kendimi çok ayıpladım. Bu kitabı bilmiyorum, çok ilgimi çekti ve derhal bulup okuyacağım. Yazındaki tat ve önerin için teşekkürler.
Yorum Gönder
<< Home